Şiirin Bel Kıvrımı / KıyamŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Direngen yaşamların izdüşümüdür şiir...
Yüzüme attığın jiletle ikiye böldün ömrümü. Sağ tarafında orospu bir geçmiş, Sol tarafında piç bir gelecek kaldı... Şimdi ölmeye yatmak gerekliyse, Can çekişen aşkları şakağından vurmalı... ........ Sessizlik perdesini indirdiğimden beri yüzüme, Ha bir adım önce Ha bir adım sonra düşecek yaşlar peyda oldu gözümde, Sokakların kendine kavgalı gecelerinden söküp aldım acının ciğerini, Körpe düşlerin alnına sürdüm kanını... Yedi düvelin dilinde Üçler yediler aşkına dillenecek dualar biriktirdim yüreğimde, İflah olmadım. Yakasından düştüm ömrünün... Uçurum gibi, Dibi görünmez kuyu gibi Gözlerin gibi... Sonrası, Koyu bir yalnızlık türküsü... Ellerimden tutacak bir umudun kölesiydim ya, Katıyan bakışlarımla Yırttığım gökyüzünden bin bir acıyla bakıyorum fikrime yaklaşan kıyama... Ah dilini bilmediğim acıların tanrısı Kudretinle fikrimi çaldığından beri Gözlerimi bürüyen yalnızlıkları fırça darbeleriyle örtmeye çalışıyorum. Hangi kuşun kanadına assam canımı diye bakıyorum Ruhumu astığım gökyüzünün çökmeye başlayan alacasına. Halime itler gülüyor farkında değil misin? Kırık kaldırım taşlarının arasından sıçrayan Çamurdan halli irin sıçrıyor yüzüme parçalanmış yüreğimden. Kırk kilit vurulmuş, kendinden sedefli düşlerimi Bir bir çıkarıp atıyorum yürüdüğüm yolun tozlu sokaklarına Ve biliyorum, Kıyısı yok ölümün bana bu baharda. Kemikleri etlerine küskün bir ceset gibi dağılırken isyanımda Davete icap sünnetten diyorlar Ölüme icabı farz saymak mümkün mü şu ölümlü dünyada? Tırnaklarımla kansız bir mezar kazıyorum kendime, İbadet saydığım sevişmelerimi İnancı sömürülmüş bir mürit gibi hınçla siliyorum hafızamdan Aklımı bir türlü geri getiremiyorum. Suskun bir parodinin en olmadık yerinde Aklıma düşen dokunuşlarını katlediyorum. Azabımın harından nasiplendirdiğim iblislerin kelamlarını Not düşüyorum alnının yazısına, Sen kaderini ters çevirecek hükümler hayal ediyorsun zamansız ayrılıklarla... Oysa hatırlasan Ben sana hükmü kırık bir kasım günü yanmıştım... Ellerimde görülmesi imkânsız binlerce parçaya bölünmüş bir aşkla; Ölü bir sevda peydahlamıştım. Eylül’2010 Aydın... Aylin Başdemir |
duygusal,hayata kendi penceresinden bakan ve bunu başarılı bir şekilde şiirleştiren Sizi
Tebrik ediyorum..