sana giden yollareylül ağlıyordu kar yağıyordu nisan çiçeğinin üzerine buzlar ülkesinde kaderine yenilmiş bir aşk hikayesine bir kabusun ortasında uyandı gün mavi rüyaların sabahına yolunu çizerken hüzün umutla yürüdü zamanın sarkacından ayaklarının altında geçmişin kirli izleri silinirken senli şafaklar ağırıyordu sarı sarı başaklar boy verirken güneşin ilk ışıklarında kaybolmuştu hüzün ayaklarıma dolanan açık adreslerimle yol alırken bitimsiz bir geceye tuz gölünün üzerinden küçük küçük beyaz melekler el salladı bana suretinin gözlerimin yeşiline verdiği huzurla buğulu camların ardından izledim sana giden yolları geride bıraktığım şehirlerin gölgeleri düşüyordu hayallerimin kıyılarına sözler kemiriyordu beynimin ücralarını dilime ezberlettiğim ise bir şarkının son mısraları ilk molada indirdim heybemdeki aşka katık ettiğim acılarımı bütün hayallerimi göğe bıraktım gecenin üşüyen ellerinde mavi mavi bulutlar resmettim karanlığın dipsiz kuyularına acemi bir ressamın aşina olduğu bir fırçayla umutlarımı kanadı kırık bir kuşun çırpınışlarından azad ettim gönlümün dimağında huzurun bestesinden nasiplendim sana gelen yollarda hüznü gül kurusu koynuma kilitledim anahtarını sonsuzluğun topraklarına ektim mavi bir bulutun hücrelerinde nefes aldı ...AŞK ey istanbul !!! sar şimdi üzerine kırmızının yasını ört yedi tepeni tut matemini |
sar şimdi üzerine kırmızının yasını
ört yedi tepeni
tut matemini
Öncelikle özür dilerim bu şiirin gözümden kaçtığı için tekrar tekrar söylüyorum şiirlerini beyenerek ve nemli gözlerle okuyorum hüzün benim için değerli olduğunu unutma sevgiyle kal ve her ne olursa olsun sevdiklerine gurur ve inat yapma telefonları aç allah korusun belki son nefes veriliyordur telefonun diger ucunda