Kutsi Dert
Varoş toprakların rahminden yükseldi kollarım
Ağlak bir çehrenin başağından dökülüp Serildim ayak uçlarına Ben ne gördümki göz zifirinde Bildiğin gibi değildi hiç bir şey Bakışım titrerken seyrinde Müşfik bir düş’ten düşüyor şimdi içim Cebimde soluyor fotoğraflar Nutkumu tuttum yokluğunla yüzleşiyorum Tedirgin kuşlar uçuruyorum can evimden Kapattım tüm pencereleri Sen dökülüyorsun her yerimden Aşk senin eteklerini ıslatan bir dalgaydı Benim farkıma vardığını zannettiğim Kocaman bir yaygaraydı… Oysaki düş naçar Kimliğim silinirken sığ sularında Körpe bir çığlığın gözüpek askeriydi mısralarım Ne gül/üşün gizlendi zamana Ne de omuzuma yaslı kokun Elimde bir kâinat sur’u Üfledim üfledikçe Yol veremiyordum aşk’a… Sırma telaşlarımın gamlı duvarı Sen ki yoğunluğundan sıyırıp yılları Gül ekmedin mi? Ah’ımda çoğalırken endamın Zehri şeker eylemedin mi? Gitmiyorum bir yere Çergemde ağrı ihtilal iken Durmadan yol aldım gönül hanene.. Dibinde inzivada gözlerim Hadi girsene içeriye…. //...Sus dokundu sarahat Gülse ay... Kıpır kıpır kirpikte Düş say/ma Sevda da sevde var Sen ki... Ilık meltemim Gülü/şün süngüle/nsin Bu kutsi dertte büyüsün elemim…// Faruk Civelek |
kutlarım üstad
selam ve saygımla