BİZANSLI KOMUTANIN BİR GÜNLÜK HEVESİ
Merak eder
Bizanslının biri; Çıkagelir Tarihin derinliklerinden. Üzerinde hala “İstanbul Fethi’nin” Mağlubiyeti cirit atmaktadır. Uzanır Piyer Loti sırtlarına, Kurulur Haliç’e nazır tahta masaya. Ne sevda kalmıştır, Ne yaşam ne de giz. Derken Dikilir başına mütevazi garson, “buyurun ne arzu etmiştiniz”. Bir zamanlar Bu tepelerin korunmasına Mazhar komutanın; Duygu ve düşünceleri çarpışır Haliç’in karizmatik arenasında. Un ufak olup Karışırlar Eyüp’ün sularına. Hey gidi hey, Bu muydu Etrafı yıkılmaz surlarla Çevrili Kostantini’ye; Kuşatmış Vefasız zaman ve teknoloji, Çırpınmak niye. Doyasıya ağlamak ister Bizanslı komutan. Nice ömürlerin Savaşarak koruduğu, Dünyada eşi olmayan “Bu Şehr-i İstanbul ki”; Şimdi Izdırap gazellerinin Olmuştur merkezi. Aniden kalktı, Hüznünden büst Olmuş Bizanslı komutan; Kahvesi de yarım kaldı. Fırlattı kendini, Eyüp Sultan Mezarlığının Mistikliğine. Tahta masa da bıraktığı İki eski Bizans Sikkesi; Oynamaya başladılar Bilinmeyen rakkaselerini. Hızla Zaman tüneline girer komutan; Geçmişte gördükleridir, Yanında kar kalan. Kimseye de Bırakmadı selam. Bakacak yüzü de yoktu, Osmanlı’ya yaptıkları Utançlarından. Sırtımı sıvazlamaktadır Yaklaşmakta olan. Sinsi akşam. Kısa keselim de Olsun bitsin Vesselam… |
Tebrikler Dursun Bey kardeşim... Yüreğin dert görmesin...
Selamlar, saygılar.....