iki yabancı
/ellerinizi bir yerden tanır gibiyim
aynı hüzne misafir olmuş muyduk sizinle? / dize gelir önünüzde güllerin en kızılı ve; öyle kolay değil bakmamak size tarıma elverişli toprak gibi yüzünüz bitimsiz kayalardan aşılarak varılan son kuşun son yaprağa verdiği sır gibisiniz soluduğum havada ne yok ki sizden gözlerinizde yayını yasak kalın kitaplar isminiz bana / emr-i bi’l-ma’ruf / I sahi siz daha önceleri nerelerdeydiniz ? benim kağıttan el ele çocuklar yaptığım yıllar ne iş yapardı aynı hüzne konuk olduğum elleriniz II secdesiz namaz gibi yokluğunuzda şimdi zaman şimdi zaman yokluğunuzda kapanan bir şemsiye ve bugün yokluğunuz sırılsıklam ıslanışı her yerimin III bu şaşkın halimi bağışlayınız bendeniz gökyüzünü yakından görmedim hiç varlığınız yastığımın kardeş çukuru annem terziydi lakin sökük dikmesini bilmem işte bu yüzden bana bir ömür evet diyiniz ( gri gölge ) Filiz Yüksel |
...
sevdiceğiniz hiç güzel büyütmedi ki sizi
sarmaş dolaş intihar gibi dolandı durdu başınızda
gece kendine gebeyken
iç sancısı derin bir lahza sanki dilinizde
oysa çığlık atacaktınız
en kalabalık ağzınızla
düştükçe her yaprak
sonbahar
kendi mateminde serilecekti
tıpkı baht/ınız gibi
boylu boyunca
ki
bir kere değidirmeye görün alnınızı
kelimelerden seccadeye
rükû dediğiniz an
dil susku
kalp kuşku
ama aşk
ahh aşk...hep huşu
sadece bir tek kelime ile...
..."annem terziydi lakin sökük dikmesini bilmem" bel kemiği şiirin bu cümle...
teşekkürler paylaşım için...