Düşkünler‘can acıyıp incindiğinde anlayabilir ötekini’ incinmenin acıtan seyrinde ayrı dillerde konuşsa da dil yarası gönül acısı diş ağrısı birbirini aynalar herkeste bana acıyorsun acı seyir defterim bende kanıyorsun kayıp dünyamdaki kaybolan izim kana kana yudumla sefilliğimi ben zaten sendeki dolaşımın son çehresiyim ben bana-sen sana bu dünyada kendimize yettiğimiz kadarıyla yaşıyoruz beni anla daha fukara kararmış aşk sokaklarında kırık bir aşk kirli bir dokunuş kaldı elimizde hikayemiz bir yol türküsünde göğün mavi girift sinesinde ağır ağır sönmekte olan bir ateştir iki kuruşluk bir aşka kurban gittim deme bana zamanın seyir defterinde arkasından kınadıklarımız yüzüne karşı kıvrandıklarımız lülesinden akar düşkünlüğümüzün düştekine düştük aş’takine düştük ben derdime sen derdine düştük düştük düştük yarın’da bugünümüz için düş olacağız belki bir anının yırtık sayfasında nesil geçip giderken üstümüzden düşkünlüğümüze düşecek yeniden bir tanem anladım ki düşkünlüğümde sana ihtiyacım var düşkünlüğünde birine... |