içimde uzayıp giden raylara boynunu sunuyor hayallerimiçimde uzayıp giden raylara boynunu sunuyor hayallerim açıyor babamın kabrinde annemin diktiği güller saçlarıma boylu boyunca uzanıyor nedamet kokan beyaz mektuplar ki çoğu görülmüştür de görmezden gelinmiştir bütün sokakları karanlık basmıştır kamburuma tünemiştir yaramaz çocuklar bütün cesaretini toplayıp aynaya baktı maziden gelen bir uğultu “ellerinde yaradan gayri ne var ki?” dedi mektuplarımızı görmezden gelen ayna burnumda tanıdık duvarların nem kokusu aklımda bir yumruk olacağını sandığımız kalabalık demir –pas –mazgal gıcırtısı slogan atan voltalar -romatizma sızısı sokakları caddeleri bağışladıklarımız meğer hepiniz yara kabuğuymuşsunuz bileti ve pasaportu olmayan bir sevda arayışı bakir bir masaldı omuzlarımızda ve kendi omuzlarımızın kahramanıydık biz karınca adımlarıyla geçip göğünüzden damlarınıza umut ektik ve bütün –dili geçmiş zaman cümlelerimizin kulaklarında aynı uğultu; her şey değişti eskiciler geçti pazarımızdan bir tek kanayan ellerimizi almadılar bir maviyi zaptetmiş şimdi tıka basa yüreğimizi sömüren akbabalar bir mutsuzluğun nabzını yokluyor şiir irine bağladı ellerim anlamadınız mı? şaştım kaldım yoksa kulaklarımdan çeksem avuçlarımı neler söylerdim yıldızlara orta asyada at koşturan balalar tebessümü sunardım rüzgarlara bileklerime oturtmazdım bahadırlarımı pusatları pas tutana dek ben sana gamzelerin sırra kadem basmış diyorum şiirin şah damarından gözlerinden yükleniyor vagonları trenlerin bütün hayallerim hala uzanmış raylara keşke bilseydim kibarca ölmeyi ve ilişmeseydin çiçekleri patlatıp kaçarken gözlerime bak aynaya şimdi kendi gözlerinden nasılsa bir keşkeye karışıp kalabalıklaştın artık sen |
yiten yanlarından kırıntılarda çogaldı kayıplar azalırken sen
selamlar