FATİH (14)
Çıtır-çıtır erir Gubbe Kurşunları,
Fatih’e bakan sağ Yanağı kıp-kırmızıdır, kızarır-yanar, yanar Dükkanlar, yanar Mobilyacılar Çarşısı, Şehzade Başı Camii Avlusunda. Bu Avluda, Dersten mi kaçardık, iki-Ders-arası mı, yoksa büyük Ara’da ? Helva yerdik doya-doya, Kaşık-Kaşık, İrmik-Un-Koska. "Helvacı Dede" Kapı Komşumuzdu. Abilerimiz "Kısmet" peşinde, Vefa Lisesi’nde. Bedeni geniş, Dalları kalın ve eğri, Yere-değen-Yaprakları ile, Ulu bir Çınarın altında Yatır idi. Yeşil Turban Başında, Burmalı Mezar Taşında. Birde; Dizi-dizi Mumlar, yazılı Kağıtlar , Bezler-Çaputlar-Çullar, Gelin Teli-Kurdela, Çengelli-Toplu-Dikiş İğneleri, Sicim-İp-İbrişim-Makara. Her biri bir Umut-Şiir, her Adak bir Teşekkür. Ya Kediler-Köpekler, Tatlı yalamaktan sünmüş Dilleriyle bir Alem. Helva Gözlü sevecen Camii Güvercinleri, Gagalarında İrmik Kırıntıları sıçrayan Serçe’ler. "- Ben, İlkdefa, burada "Tuzlu Ayrana aşık oldum!" denilebilir. Satıcısıda bu Rağbeti bilir; Bardaklar küçülür, Suyu artar, Yoğurt azalır, Fiat yükselir. "Tuzlu-Bir-Su" kalır sonunda, geriye, Ayran niyetine. Çaycı-Sucu-Şerbetci "Tekerleksiz Esnaflar", Pirinç Tanesi Üstüne "Sure" yazan, Kuran-Tesbih satan "Ayaklı Kırtasiyeciler" Avluda. Tekerlekli Tezgahlar giremez içeri, Camii’nin geniş Kemerli Giriş Kapısının önünde, Saraçhane Caddesinde bekler. Yan Kapı "Dede Efendi Caddesine" çıkar, burada "Vah-Vah" cılar var. Bastonlu-Ak Sakallı dede, yada Yaşlı bir Nine sorar; "- Derdin nedir Kızım? Vah, vah!" "Hayır Niyetine" Dinlenir, birde Rivayet eylenir, sonra Adres-Takas’ı; "Zeyrek’te Ümnü Gülsüm Ana’nın Katranlı Muska’sı, yada Üfürükçü "Karagümrüklü Kaşkarlı Kasım Dede Uleması" tavsiye edilir, birde Helvanın Sevabı Şifa niyetine. Fatih’e çıkan "Burmalı-Mescit-Camii Kapısı bir hoş’tur. Buraya yaşlı Kadınlar dolmuştur. Yeşil Çimen üstünde sohbet eden Kızanlar bilmemezlikten gelip-Örgü örüp sessizce Şarkı söylerken, Parktaki Banklarda oturup-konuşan Analar, Delikanlılarına "Gelin Adayı" süzerler. Diğerleri koşar, İp atlar, Top oynar, yada "Köşe Kapmaca", beklerler "Gidenleri" geri, İlkin Hıfs-ı Sıhha yokladı. Sağlık Enüstütüsü yani, sonra Valilik taktı Kancayı; "Sıhhate aykırı" diye. Zapıta. Polis, Balediye... Taşındı Zavallı Dede bir Gece, apar-topar "Adresi bilinmeyen bir Yere". Bir Kamyon Toprak, bir de Tahta Sandık! Bizde Helvasız kaldık. |