KAÇ KURTAR KENDİNİ
Küçükken kanayan yaralarımı,
’Büyüyünce unutursun’ diye avuturdu annem. Büyüdüm... Ne dizimdeki acıyı unutabildim,ne kalbimdeki sancıyı. Her unuttum deyişimde, Binlerce kez hatırladım seni. Her defasında sana çığlıklarım, Çığ olup düştü yüreğime. Senden kalan bir kaç mutlu anının, Kışın açan o yalancı güneş tadında erittim karlarımı. Galiba annem haklıydı. Bak yine üşüttüm yüreğimi. Terli terli içtim seni. Keşke hep, Çocukluğumda koşarken düştüğüm acımla kalsaydım. O uçsuz bucaksız maviliklerden geriye ne kaldı. Şimdilerde daracık sevdalardayım. Gözlerine müebbet yemişim ’hücre-i aşk’tayım. Sen hayatın en sevgili anında, Sorgusuz sualsiz, çekip hasretin silahını, Beni en aşık yanımdan vuran sevdamın katili. Bense bu aşkın, bıçak kesiği sızısını, Sırtında hisseden biçare maktülü. Söyle, şizofrence işlediğin seri aşk cinayetlerinin Kaçıncı halkasına yer ettin beni? Uykumun en senli yanlarına, Kaç gece karabasan gibi çöktün? Hangi uçurumlardan yuvarladın aşkımızı? Ben senin bir bakışında, Üstüme asitler dökülmüşcesine erirken, Sen hangi değer bilmezin kollarında serinledin? Vaay bee.. Çok sürmez fitilimin ateşlenmesi. Pembe vaatlerime kapkara düşen aşk katili, Kaç kurtar kendini. Öyle bir isyan ederim ki şimdi, Aşkımın dümdüz yollarında tepetaklak olursun. Öyle bir çağlarım ki üzerine, Durma önümde, faili meçhulüm olursun. Sonunda bunuda mı yapacaktın... Yağmur sonrası toprak kokusu tadındaki ömrümü, Güneşe küskün, suya hasret çöllere çevirdin. Bu akşam küt diye düşüp gittin gözlerimden. Bu akşam, sana adanmış bu sevdadan, Senli tüm yanlarımı silip attım. Gönlümün denizinde çoktan battın. Kaç kurtar kendini. Öyle birikmiş intizarlarım Ve öyle aç katil yanlarım var ki, Şimdi sabrımı taşırırsan Sel olur,bendimi yıkar taşarım. Tek tek çıkarıp kalbimdeki kurşunlarını, Yanyana dizip o kalleş boynuna kolye yapmazsam, Beni de, yıllarca sürecek bir şiire, Aşık diye satır satır yazsınlar. Ey yürek, Helal-i hoş olsun sana intikam... Mustafa Köroğlu |