BiatSunu; Devrin içinde yankılanan çığlıkların çarptığı bir duvardı suretin. Asılı kalınacak darağacı kıvamında bakışlarını yıkabilseydi ellerim; Geçmişin hükmünü verir, Çoktan hücrelerine gömülürdü düşlerim... Açık görüş yasaklandı şimdilerde Sümen altı bırakılan her izin Fikrimi senden bir gün daha uzaklaştırıyor. Müebbet yemiş mahkûmdan öykünüp Günleri saymak kadar gereksiz bir eylemdeyim... I. Gazete manşetlerine taşınacak cinayetlerin faili olmaya heveslendiğim vakitlerde Köpek ulumalarını denklediğim kahkahalara çarptı yüzüm; Fahişe bakışların yükte hafif pahada ağır bedelleriniyse hiç önemsemedim. Kibirli sokakların Boyası kavlamış kapılarında Eşikten destur çekerek geçtim de, Lakin hiçbir ecinniye eyvallah etmedim... Sen kimsin? II. Ölü kelebekler kanatlarını düşürdüler gözlerime... Son nefeste silkinerek bıraktıkları yaldızlarla boyadım düşlerimi Bilmedin... Direnişin simgesiydi ellerim... Çapraz tüfek ve şarjörden daha ölümcülken fikrim Sence ben kimim? III. Ölüye can verecek kadar kudretliydi düşlerim Ve bir masal kahramanını yeniden yaratabilecek kadar renkli Demem o ki; Canımdan bir can yaratabilecek mucize verilmişken bedenime Ruhumu tanrıdan başka kim alabilir ki? IV. Şimdi zaman koşulsuz biat etme zamanı... Dilimde dolanan salâvatların haşmetiyle; Gizliden bir hal seçiyorum kendime Gözlerini açacağım gönlümün gölgesinde Ölümleri ipe dizdim; Çatlarcasına at koşturuyorum zihnimin el değmemiş köşelerinde... Ocak’2010 Aydın... |