Git Başımdan
Haziran sonu: 2010
//Kor ateşler içinde yatıyorken upuzun; başımda bekliyordu…// Elinde kılıç yoktu boynumu vursun İlmekli halat yoktu darağacı kursun Baktım ellerine aynı ben Gözleri kırmızı değildi aynı sen Yabancı değildi biliyorum Biliyorum o da bizden Ama başımda bekliyordu Hadi diyordu ikide bir Hadi can Gidelim buralardan Kimsin diyemiyordum kendisine Diyemiyordum nereye ve niye Bilmem ki acelesi ne Israr ediyordu hep kalk diyordu Kalk hadi hey Hadi gidelim diyordu leylim ley //Ak toprak boyası dört duvar, çırçıplak. Tavan, kırmızı çamur sıvasıydı ve çok yüksekteydi. Bir döşek vardı yerde. Yer topraktı ve üstündeki döşek sarı bir yaprak. Yel yoktu odada. Hava durgundu. Ama döşek, altında su varmış gibi usul usul sallanıyordu. Bedenim, sudaki sarı yaprak üstüne düşmüş kuru bir çöp gibi kıpırtısızken, ruhum yükselmiş tavan altına; ikilemler içindeydi. Gitsem mi acaba, kalsam mı der gibi… Gitmek mi zordu, kalmak mı? Zor tabii, ikisi de zordu… Gece olmalıydı, evet. Çünkü kandil, is çıkararak ışılamaktaydı. Duvar diplerine dizilmiş insanlar görüyordum sisler içinde. Ve dilleri sus olmuş çaresiz, elleri dizlerinde. Arsız bir ölüm, küçük bir odanın içinde… Ne yapsınlar çaresiz, bekliyorlardı titreyen yürekleriyle…// Sakalı yoktu çenesinde, kır keçi gibi Kulakları sivri değil, ovaldi biz gibi Çirkin değildi yüzü Dili tatlıydı Hadi diyordu ver elini Ver gidelim leyli leyli Bu defter kapansın diyordu Kapansın an evveli //Kim bu diyemiyordum kimseye. Kimse de bilmiyordu bunun zoru ne…// Öyle baktım gözlerine Bildim dedim sessizce Bildim bildim sensin Hiç sırıtma Azrailsin Can ister cancağızın ama Erken geldin bilesin… *** Bir uçurtmam oldu da uçurdum mu semalarda Bisikletim var mıydı üçteker Elimde gül kokulu cam şeker İskarpinlerim oldu da gezdim mi toz yollarda Ya sarılıp da öpenler Koçum tosunum diyenler Gelip sordun mu o zaman Mutlu muydum çocukluğumda Sonra damat mı ettin beni smokinler içinde Kutladın saadetler mi diledin Hüzünlü gelinin duvaksız düğününde Mendil sallayıp halay mı çektin Ya sonra Daha sonra Gelip sordun mu o zaman Mutlu muydum yaşantımda Şimdi kor ateşler içindeyken halsiz mecalsiz Elim kolum bağlanmış kalmışken çaresiz Dikilmişsin başıma Hadi hadi Sıkboğaz edersin arsızca Git başımdan git Daha yaşayasım var benim Ve yapacak işlerim Hadi bazıları neyse ne de Bilmez misin iki fidan diktim gözbebeklerime Bilmez misin göz nuru gerek büyümelerine Önce kök salacaklar Sonra güneşi görüp uzayacaklar Dallanıp budaklanıp yapraklanacaklar Çiçek açacaklar sonra Meyve verecekler bana Git başımdan git Git canımı sıkma… 7/Temmuz: 2010 //Cehennem sıcağı bir yerde ve yüksek merdivenin tepesinde...// Şiir yazmıştım efendiye Demiştim git başımdan diye Kızmış Daha üç beş gün geçmeden Bu sefer geldi görünmeden Merdivenden itti beni Ulan dedi inatçı keçi Düş bakalım da ölme Düştüm ama ölmedim İnat ettim direndim Burnum kolum kırıldı ya Kına yaksın biyerine… //Ölüm arsızdır. Zamanlı zamansız gelebilir. Direnin, dikleşin kendisine…// Tevfik Tekmen. 13/Temmuz/2010 *Lüleburgaz* |