Dün düştü
düştü ; yüküme eş değer göz karasına düğümler dolanır direnir geçmişim ayak uçlarımdaki narinliği bilinmezlikler düzensiz değer kollarımı açtığımda nefesim hapis sineme çırpınır yürek atışım noksansız ömür defterimin sahifelerinde karagünden uzaklaşan kirlerim zifirisiyle savaşır düşmanım nefis kefesine değer ömrümün terazinin bozuk metrajlarda uzanır dalga dalga kızıl karanlıklarda kayıp şehrim fuzüli yürek yangınlarımda semaya düşen nurun bitsin esaretim koşturan ayaklarımdaki dermansızlık aşk ile yanan yürek tohumlarımın aminlere düşüşü caresiz katmerleşir dualarım sualindeki acizliğini bekler yıllar geçmişime ayak diremekte sonsuzluk şerbetini içmek dili figan entarisi asılır beyaz duvak kaftanına geçmişim hey gidi yok oluşumun anahtarı düştü dün; bugün hayalin düştü ellerime nasıldı gaflet kolaymı zincire vurmak elemdeki yüreğimi bilseydin yapmazdın ama kirlere bulaştın boş geçsin uykuda bir ömür katresi miskin bakışlarının nefsine değen kirpiklerin dahi sorguda gitsin bitsin bekleyen dünler gelişindeki bugün bıraksın zinciri emanete.... n.altın 08/07/2010 |
beğenerek okudum
tebriklerim kalben
saygımla.