Hava ağır gümüş tozlar yağıyor üstümüze soluk alamasakda hala içimizde o beyaz alevin güzarı yüzümüzü buğuyla kaplayan sis ormanlarının içinde tekli hücrelerde kaldık
doğmamış bir günün önündeyim hala ne denli gururla susuyor beyaz karanlık bilemezsin özgürlüğümüz yalnızlığımızın duvarı mıdır oysa rüzgar bizi getirecek gecenin sonunda içimizdeki aşka
ayrılığı belirginleştiren eski bir sahaf izdüşümüzü kuruyor yine çırpınışlarımıza perde örtüyor sıradanlık kirpiklerimin taşıdığı kördüğümleri parıltıyla kurutacak vazgeçişler
ellerim sana düş kadar yakın en iyi dokumacılar maviyle siyahı örerken hasretin soluğu morla kesiliyor iğne uçlarından hisler kopararak göçmen kuşların yollarına ilmek atıyor içimdeki sevdayı
ey gökyüzü bir gün kanatlanırsam kurduğum bütün yarınların öznesi hangi tebessüme yakışır
yine bu güz ormanlarından siyah entariler bürünecek kalbimin simasına
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Beyaz karanlık şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Beyaz karanlık şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
yinede yarab olmalıdır diyorum çünkü yarabbim yazılımı halk dilinde yarap kullanılımı çoğunluktadır bende ikilemde kaldım açıkçası ikiside kullanıldığına göre diye düşündüm halk dili daha uygundur dıye düşündüm
yapıcı eleştiri için teşekkürler ediyorum sağolun..
sessizlik hüzün buz dağlarını hissettirdi.kalemine sağlık güzel yürek