35
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1605
Okunma
sus...sus ki sessizliği doğursun dilin,
bir kez olsun doğru söylemiş ol...
öcü diyordum hayata,korkutuyordu...
ve korkum kalbimi mengene gibi sıkıyordu,
içimden attığım çığlıklar boy sırasına göre
boğazıma sarılıyordu...
ben,yeni yaratılmış bir bebeğin beşiği altında
avucuma koleksiyonumdan aldığım
bir demet mutsuzlukla seni anıyordum...
çocukken düşüp de ağlamadığım yaralarıma
geç kalmış bir jest yapıyor,ağlıyordum...
gülerken kızaran çillerini şahadet parmağımla saymak...
sağnak yağmurlarda kafa derine yapışan saçlarının
toprakla karışık kokusunu duymak...
tek isteğimdi saklanışlarımda...
kapan susam kapan diyordum gözlerime
ve her şey mahzende beliriyordu bir anda,
sadece toprak kokuyordu,gözlerin değil...
sefil olduğu kefeninden belli bir ölü gülüyordu,
çillerin değil...
kör olmadığını sandığım gözlerimle
gerçeği hayal ediyordum...
ve belli etmemek için sessizce susuyordum..
çünkü yalandın,göremiyordum...
yalan söylemez denen tek organla,
gözünle bile yalan söyleyebiliyordun,
hiçbir sağlık ocağında bulunmayan
güvensizliği,yalan ocağında sen aşılıyordun...
ve helal olsun...başarıyordun...
artık biliyorum ki;
pembe ve siyah karışımısın tümüyle...
neşe ve matem...yalan...
Selim YILMAZ.
5.0
100% (22)