SAAT KENTİN SOKAKLARINDA YÜRÜYORKırlangıçların kanat sesleriyle uyanıyorum şimdilerde. Siyah perdeleri aralamaya çalışırken, Sesler çoğalıyor sokakta. Tanıdık bir keman sesi yükseliyor usulca, Yeni doğmuş bir bebeğin çığlıklarını yutuyor akordsuz notalar. Yarım kalmış bir aşk şarkısını çalmaya gücü yetmiyor ellerinin, Bir kuş ölüsü düşüyor tellerinin üzerine, Kırık keman ağlıyor adam… İnsanlar geçiyor geceden kalma yüzleriyle Ve karanlık şehvetleriyle selamlıyorlar sabahı. Yeni doğan günde, Dünün hesabını sormak adına yeminler ediyor işçiler. Zamana boyun eğmiş evlerin, Pencere kenarlarını mesken tutuyor yine utangaç kadınlar hüzünle. Kimsenin duyamayacağı bağrışlarda kayboluyor cümlelerim. Kimsenin anlamadığı bir dilin, Çaresizliğiyle dolaşıyorum odanın etrafında. Bir bulutun bereketli göğüslerinden gelen yağmur Artık uzaklara düşerken, Kurak günlerin acımasızlığına takılıyor yüreğim. Ben nasıl fark etmeden gitti onca insan? Gökyüzünü yırtan onca gürültüyü fark etmeyişim neden? Zaman nerede durdu? Hangi coğrafyanın ağıtıdır dilimdekiler? Sorular kanserli bir hücre gibi zayıflatıyor bedenimi. Oysa her gören bilinçli bir tercihin onurlu yüzü sanıyor yalnızlığımı. Gece çöküyor bütün kasvetiyle kaldırımlara. Şimdi büyük bir duvarın önüne geçmeliyim. Kalabalıkların görebileceği bir yere, En asi cümleleri yazmalıyım. ‘ Yaşasın’ lar ‘ Kahrolsun’ lar !... İlle de isyan… İnadına isyan… Oysa aşkı yazmak vardı bu duvarlara. Ama asık bir suratla bağırmak gerek şimdi. Bir gece yarısında, Gösterişli bir duvara öfkeyi yazmak gibidir hayat. Kimsenin umursamadığı acıları, Kırmızı bir boya ve kalın harflerle bir duvara söylemektir. ‘ Ben buradayım!!! ‘ demektir sessiz bir çığlıkla. İsyan ve aşk sözcükleri yazarken büyük harflerle, Bir ekip otosu yanaşmalı sokağın başına. Telsiz sesleri uğuldamalı kulaklarımda. Beynimde yankılanmalı cızırtılı anonslar. Bağrışlarla ayağa kalkmalı sokak. Sirenler bıçak gibi kesmeli karanlığı. Ben sokakların merhametine kaçmalıyım. Dur ihtarına uymadan koşmalı, daha hızlı koşmalıyım. ‘ Ben hayatım da hiçbir ihtara uymadım!..’ diyerek koşmalıyım. Aklımda yalnızca sen olmalısın koşarken, Hayalin güç katmalı ayaklarıma. Koşmalıyım dur ihtarına aldırış etmeden. Koşmalıyım ellerimden sızan kan rengine aldırmadan. Sonra… sonra bir ondörtlü ensemden öpmeli. Tam bu sokakta düşmeliyim… |
KALEMIN DAIM OLSUN