Akşam ruhumun kabrinde bir başka güzel!Henüz salınışları yeni başlıyordu Gölgenin sarhoşluğunda, gözleri kuşatan loşluğunda alımlıydı Hali sessizliğindeki cazibe merakımı celbederek ve kalbimi titreterek bağlıyordu O kadar kendinden emin, emrin taliminde serin, lütfün sudur unda bir hayli derindi Süzülürken al yazması manidardı Sanki hat sanatının enginliğinde soluklanan insicamdı, ne aşktı Sevdanın tüm müştemilatını terennüm ederek, edebi zindeliği yeğleyen bir farktı Nezaketin tarifsizliği, hassasiyetin suhuleti, kadirşinaslığın asudeliği yüce sanattı Cazibesine kapılan her şey onundu Ne hicranın, ne vicdanın, ne aymazın, ne yalnızın halinde gamdı Aidiyetinin farkında lığında olan, teslimiyetinin ferahlığını yaşayan bir vakıaydı Asırlardır suskunluğunu sakladı, sırlarına meftun bırakan hakikatle muhabbet tattı İnsanlığın her halinden haberdardı Zira koşulsuz onlarla içli dışlı olmak zorundaydı, aşk başkaydı Neye şahit olduysa, sırların delaletiyle hicran yaşadıysa ve hüzünle sabahladıysa Aldığı emanetin kutsiyetinden hiçbir an habersiz gibi davranmadı, aziz saydı, kandı Şeref sahiplerinin kalbinde nasıldı Hangi lisanı konuşsalar, asırların derdiyle nefeslerini yorsalar Sahipsizliğin nedametini duyan, kimlik sorunu yaşayan, ruhun idrakinden kaçan Asrın her sayfasında, esrarın farkı aklın ve izanın olsa da, muhakeme vicdani aşkta Neyi saklarsan sakla anlamadıkça Aşkın hikmetine ram olarak, hilmin bereketine kanmadıkça ağla Her akşamdan sabaha ölüyorsun nasıl olsa, adaletin farkını ülfetle anmasan da Ruhun ilzam eden zadeliği, ikram edilmiş güzelliği, güneşin haşyetini anlamayınca Mustafa CİLASUN |