Kolbastıya Tutuşsun Kelimeler, Heceler
Vizesiz girdiğin bu yürek,
Vefalı bir şairin sarayı unutma! Bu adamın sevgisi son nefese kadar, Hevesini boğazında kurutma! Sanma, gelir-göçer bir sürek, Karşılıksız duyguları kanatma! Bir tutam sevgiye ruhunu adar, Avuç avuç sadakat serp, aldatma! Elin kılıcı kesmez o kadar, Dilinin yarası, en yakıcı fişek. Büyük şehrin kültürünü dayatma! Sokaklarında binlerce aşk heder. Taşralıya kırlardır, yatak-döşek, Modern yaşam diye masal anlatma! Sevdalı yüreği kaç İstanbul eder, Yeter artık, meftununu yıpratma! Samimi bakışlara düşmesin keder, Alma hafife, beynine kan sıçratma! Riyasız tutkularla olmuşken aşık, Bir zahmet öpüver, tecelli etsin kader. Mavi gözlerin yeniden olsun ışık, Yoksa mutluluk kandilleri söner. Bu gönül ay tenine alışık, Tenhalarda boynu bükük, sarartma! Muhabbetten yana muştular öner, Kapris yapıp, düşlerini karartma! Geçiyor ömür, saatler döner; Taşıyor sabır, daha fazla kabartma! Sarıl sevdiğine, yine olun sarmaşık; Cilven çekilir ama, çok da nazla abartma! Gül ki, krizden çıksın girift bilmeceler; Kolbastıya tutuşsun kelimeler, heceler. 15.05.2010 Muhittin Alaca |