ÇOCUKLUÐUMUZA ÖÐRETTÝLERSaklambaç oynanan derme çatma binalarýn Bizden habersiz çocukluðu büyüttüðünü bilmedik Ne zaman dizimizde yara Ne zaman gömlekte çimen lekesi Ne zaman topaðýn kiri bulaþmýþ yüzümüze gözümüze Her köþeden bir büyük çýkagelirdi Ya anne olurdu eli maþalý ya baba oludu gözleri öfke dolu. (korkuyu böyle öðrettiler bizim çocukluðumuza ) Bahar bitmeye yüz tutar erikler dallarýnda gülümser Sümmani amcanýn yasak meyvelerine saldýrýrdýk Ne zaman diþlerimizde kamaþma Ne zaman karnýmýzda aðrý Veya Yadigar teyzenin avazý çýktýðý kadar sesi Küfürler doldurursa peþimize Her camdan bir kafa uzanýr, kapýda gölgeler belirirdi Ya abla olurdu diþleri sýkýlmýþ Ya abi olurdu gözleri öfke çanaðý (Piþmanlýklarý böyle öðrettiler bizim çocukluðumuza ) Bizi hep kendine benzetmeydi tek çabalarý Üç kuruþluk hediye ancak bayramdan bayrama Azar, üç öðünle beþ vakit arasý hazýr ekmek Ne zaman notlarýmýzda düþme Ne zaman okula acele çaðrý Veya dedikodularda adýmýzýn geçmesi Ya dayý olurdu utandýrýlmýþ Ya hala olurdu hazýr kulak çekmeye (Aile onurunu böyle öðrettiler bizim çocukluðumuza) Yüreklerinde nasýr vardý Rahmetli Salih Amcanýn Oysa kocaman bir düzlükteydi tarlasý Ne ekin olurdu, ne de kýrýlasý fidanlarý Tutturmuþ top oynanýr mý diye gâvurlar gibi Ajanslarda en çok sevindiði pordo mavi gene yendi Ne zaman yýrtýlsa ayakkabýnýn bir köþesi Ne zaman terden su olsa fanila Ne zaman tarlada bir ayak izi kalsa sahipsiz Yüreklerinde nasýr vardý Rahmetli Salih amcanýn Kendi oðlu da oyun arkadaþýmýz ana avrat küfrederdi (Gâvurluðu böyle öðrettiler çocukluðumuza ) SÝNAN YILMAZ |