Gitmeliyim Bu ŞehirdenSessizce gitmeliyim bu şehirden Nasıl gürültüsüz geldiysem öylesine sakin Heybemde ne varsa döktüm Kaç vurgun yedim unuttum saymayı Nasılsa gelmeyecekler arkamdan akın akın. Çıplak ayakla basmayacağım toprağa Kangren olmayacak yorgunluktan bacaklarım Hatıraların ağır yükünde sarsılacak omzum Ve ense kökünde başlayacak sancı Sessizce ağrılarımı da alıp gitmeliyim bu şehirden Cam kırıklarında canım yandı Ustura kaç kez dolaştı bileklerimde Keskin kokusuna teslim olmadım kömürün Sanki heder olmuş bir ömrün saçaklarında Sabırla derledim buzları Üşüyerek soğuklarımı da alıp gitmeliyim bu şehirden İnce eleyip sık dokudum sevdamı Kan tükürmedim caddelerine umuda kandım Günahsızdı bütün düşlerin kahkahaları Onca aşüftenin dilinde görünce yandım Lime lime olan bedenimden sızıyı Karıştırıp hasret seline gitmeliyim bu şehirden En ucra sokaklarında bile besledim ayı güneşi Mahrem dudaklarına çizdim zambağı, laleyi Yosun dolu çekilen ağları ve tuzlu sabahı İliklerimde hissettiğim kasırgayı Birde göğüslerime düşün ıslak saçlarını Kokusunu çekip içime gitmeliyim bu şehirden Bazen yazdım satırlara gömdüm onca hayali Kimi kürsüden haykırdım savuşturdum mu vebali Fısıldadım kuşa, kurda, başağa, arşa Ellerimde toprağın kokusu Geçmişin tortusu depreştirir alnımı Savurup tozu, pası gitmeliyim bu şehirden. İhmal mi ihanet mi gaflettir belki özü Kıl çadırdan doğan büyük göçü Belki asırların bütün öcü Kimliğimde kar boran, kimliğim darağacı Haşa kaçmak değil kader baş tacı Sığınıp yaradana gitmeliyim bu şehirden SİNAN YILMAZ |