"ıslak mavi"sevdim seni serinliğinde ilk yaz gecelerinin yıldızlarla dertleştim eski defterleri karıştırarak gözlerimde buğulanan camların gölgesinde aldanarak şehrin yalancı ışıklarına.. yalnızlığın baskın geldiği dar sokaklarda şiirlerini ezberledim Neruda’nın iç cebimde biriktirdiğim afyon kokusunun külleriyle, Nazım’ın dizelerinden sürgün gecelere uzandım. kocaman binaların dibinden geçerken bütün ağırlığı vardı sanki üzerimden aşkın yitirilmişlikleri geçmiş de ayaklarım nereye giderse oradayım işte. sevdim, çıplak yalnızlığımla bulunmadığım hiçbir mekanda ellerimde küllenen sigaranın dumanı nereye giderse işte sokak çocuklarının yetim hüviyetini taşıyorum belki de hiçbir anlam ifade etmeyen gözlerimin boşluğunda. aşkın o onulmaz yakasından silkinemedim yalpaladım kalabalık,ihtişamlı sağır odalarda işkencenin en bedbahtını yaşıyordum şiirlerimin amansız yolculuklarında. sonra hüzünletti beni Kafka’nın Dava’sı Milena’nın trajik mektuplarından fışkıran buseler.. aşk acıyan kalbimin karanlık mağarası soğuk dehlizlerinde yürürken yapayalnız öfkemi rüzgarın intihar dallarına bıraktım. hayat paranoyak bir vaka Sade’nin cesareti olsa da biraz edepsiz kalbimden ızdırabı geçti tualinde Frida’nın yaşama tutkusu herşeye rağmen pencereden görünürken sadece ıslak mavi! |
Öfke taşıyamayacağımız kadar ağır bir yüktür ve bu dize şiirinizin belkemiğini oluşturmuş. Tüm yaşanmışlıklara rağmen hayatın hala bize borçlu olduğunu düşünsek de umutla göz kırptığımız sürece yürek en güzelini hakedecektir. Saygımla tebrikler...