ARAP KURT: USTA ŞAİR“kimseler anlamaz gönül dilinden deryalar içmişim yarin elinden yanar avuçlarım çeksem belinden yokluğunda yari sorar mı zaman bir gün batımında senden giderim senli hayalleri azık ederim oyun oynar durur bana kaderim kırılan gülümü sarar mı zaman çıkmaza düşmüşse bu kulun yolu dinmez olur sancı acırsa solu sarmak istedikçe kırılır kolu divane gönlümü yorar mı zaman derdimi bilensin çare ararım Allah’a ayandır çile sararım attığın ateşle hala yanarım acaba maziyi arar mı zaman bir dostum olsunda canımı alsın kıymetin bilmezsem taşlara çalsın gerçek dost uğruna şu ömrüm solsun dost yaralarına yarar mı zaman kurt oğlu yastadır sesi duyulmaz ölmeden mezara insan konulmaz bu dert bende iken iflah olunmaz ak düşmüş saçımı tarar mı zaman” söyleyişlerinin mimarıdır. Adı: Arap. Soyadı: Kurt. Doğum Yeri: Alaca Killik Köyü. Tahsil: Lise. Hobileri: Şiir yazmak. Ona şiiri sevdiren kişi: Lisede edebiyat öğretmeni Arif Katrancı. En yakın arkadaşı ve en çok dinlediği ve dikkate aldığı kişi: Şair Salim Kanat… Hastalık derecesinde bağlı olduğu: İnternet. Fobileri: Allah korkusundan başka korkusu yok. Uğraşı alanı: Çiftçilik, ticaret… Aşkı: Şiir. Derdi: Şiir. Sevdası: Şiir… Amacı: Ne zengin olmak, ne mal- mülk artırımı, ne de ev veya araba. Sadece ve sadece yürek okuntularını daha çok insana ulaştırmak ve bir de en azından şiir çalışmalarını bir kitapta toplamak. Aşırı üst düzey hevesleri yok… Halen yaşadığı yer: Alaca . En çok uğradığı yerler: Salim Kanat’ın çalıştığı işyeri ve davet edildiği zaman Birikim Dergisi bürosu. Yazdığı gazete: Alaca Lider Gazetesi… Şiirlerinin yayınlandığı dergiler: Birikim Dergisi, Aşkın E Hali Dergisi. Arap Kurt deyince akla gelen: “ anlatacak bir hikayen olsun torunlarına kendini ateşe atan bir adam vardı dersin sakınmazdı gözünü budaktan aşkı uğruna toprak gibi cömert, toprak gibi kokardı dersin sakın iç geçirme yanlarında, anlamasınlar uzaktan tanırdım, şiirini okurdum dersin deliydi, doluydu amma haindi sanmasınlar o adam, okuduğum şiirde heceydi dersin şafakta vurulduğunu anlat yarenlerince her gurup kızıllığında benden göçerdi dersin daima sıkışıp kalırdı mor düşüncelerine başı dumanlı dağdı, yıldızsız geceydi dersin şaşkın şaşkın bakarlarsa sus, yaşlı gözlerine gözyaşım ona değil, zalim kaderine dersin sorarlarsa eğer garipmiş yaşıyor mu diye o adam masal oldu, ve de çoktan öldü dersin” şiir ile birlikte yüzlerce güzel söyleyişi, sigara, şiir, kalenderlik, pervasızlık, samimiyet, az traş olma, mertlerin efendisi, Killik Köyü, kardeşi Yavuz Kurt, edebiyat fakültesinde okuyan Bahadır Kurt ve illaki internet… “efkarım sığmaz ki üç beş heceye deli divaneyim gezerim şimdi nasıl güveneyim sensiz geceye yokluğun koynuna sızarım şimdi eylül dokununca garip gönlüme içten içe sızı girer ömrüme bu dertli başımı eğip önüme hüzünleri bir bir yazarım şimdi her düşen yapraktan bin ah duyarım bil ki sen yok isen bir yanım yarım ıslak kirpiklerden ey/vah duyarım kanlı göz yaşlarımı süzerim şimdi göçmen kuşlar gibi gurbete yolum ellerim boş kaldı kırıldı kolum delik deşik bağrım acıdı solum hasretin derdiyle bizarım şimdi hiç bel bağlamadım dünya malına heveste etmedim kulun varına umudum kalmadı artık yarına söyletmeyin beni kızarım şimdi kurt oğluyum için için yanarım dostlarımı vefa ile anarım rüzgardan atıma hemen binerim varla yok arası tozarım şimdi” diyen, diyebilen Arap Kurt için bundan sonrası: Bundan sonrasını ve daha fazlasını Su Gibi şiir grubu adına kendisiyle gerçekleştirilen bir mülakattan okuyalım… Kendisiyle ilgili soruları şöyle cevaplandırıyor Arap Kurt: • “1965 Çorum Alaca doğumluyum. İlk orta ve lise tahsilimi Alaca’da tamamladım. Üç sene iktisat okudum.. Sonra ticaret ve tarımla uğraşmaya başladım. • Çocuk yaşlarda başlayan mani türkü şiir hevesim, daha sonra şiir yazmaya dönüştü..İlk şiirimi orta sonlarda yazdığımı hatırlıyorum. Çok önemsemeden yazdığım bir şiirdi.. daha sonra internet ortamının sağladığı fırsatla şiir bilgi ve becerimi geliştirdim.. • Necip Fazıl, Mehmet Akif, Karacaoğlan ve uzun yıllardan beri şiir ve edebiyatla haşır neşir olan Salim Kanat’tan şiir hususunda faydalandım. • Serbest ve her türlü duygu ve düşünce aktaran tüm akımların şiirlerini buldukça zevkle okur yararlanırım. Şiir olsun yeter. ayrım yapmam.. Edebi kurallara uygun, sanat değeri taşıyan ve insanlara bir şeyler veren özü ve fikri ön planda tutan şiirler daha çok hoşuma gider. Kuru şekil bence yeterli değil. • Rahatlamak için. Yazdıkça kendimi buluyor, insanlara da bir şeyler verdiğimi hissetmek bana haz veriyor. • Çok iyi düşüncelerim var. Çünkü, yeni nesilde iyi kalemler görüyor ve umutlanıyorum. Bunlar, gelecekte iyi şeyler yapacaklar. Dünya çapında isim yapacak kalemleri görmek beni mutlu ediyor. • Ya yaşadıklarımı yazmak ya da yaşamak istediklerimi yazmak isterim. Yazdıklarımı yaşamak da isterim. Şiir, kâğıt üzerinde kalmaz, hem yazanı hem okuyanı bir yerlere götürmeyen şiir şiir değildir. Şiirin de adam gibi ayakları yere basmalı. Mısralar havada uçuşmamalı. • Gerçekçilik ön planda tutulmalı, şair gününü yansıtmalı okuyucu ve geleceğe.. Fikrî ve toplumsal olarak bir muhteviyatı olmalı şiirin. Soyutluk da bir araç olarak abartısız biçimde şiirin amacına hizmet etmelidir şeklinde düşünüyorum. • Çoğu imkân ve fırsat bulamayan yetenekli kalemler internet sayesinde kendilerini gösterme imkânı buldular. Bunlardan biri de benim. Keşke daha önce bu internet imkânı olsaydı diyorum. Kitaplarına birçok şairin şiirlerini okuma fırsatı da cabası.. Bu soruyu sormak bile icap etmezdi.. • Şair kelimelere dans ettiren kişi demektir. Bir enstrüman çalan kişi telleri konuşturuyorsa şair de kelimeleri konuşturmalı..hatta harfleri bile.. • Kompozisyon kurallarının meşhur giriş, gelişme, sonuç ilkesine riayetle bu başarılabilir. Bu, bir şair için zor olmasa gerek.. Bunu yapamayan şair ham demektir daha.. Usta şairlerden yardım alabilir bu konuda. • Türk insanının geninde şairlik ve türkü severlik olduğundan ve şiirlerde genelde bu duygu ve düşüncelerle yazıldığından şiir kitapları fazla rağbet görmüyor.. Bizde herkes zaten az çok şair.. Farklı bir şiir kültürümüz var. Şiir konusunda bir ön yargı var; hepsi aynıdır veya benzerdir diye düşünülüyor, bir adam bir şiir kitabıyla ömür boyu hemhal oluyor ama yeni çıkan şiirlere dönüp bakmıyor. • Geneli tematik.. Kendi hayat felsefemi içeren şiirler yazıyorum. Şiirlerimin her biri değişik konularda ama bütünü bir araya gelirse kendime has bir tema oluşuyor. • Gördüğüm kadarıyla bazı arkadaşlar çağdaşlık adına dili katlediyor. Kimileri ise Eskiye özenerek dili zorlaştırıyor, anlaşılmaz hale getiriyor. Asıl olan güncel olan lisanın şiirlerde kullanılması olmalıdır.. Anlaşılmayacak bir dille yazılıyorsa, şiir kime nasıl hizmet edecek… Durmadan yazan, güzel yazan, güzeli yazan, güzellikle yazan Usta Şair Arap Kurt ile ilgili bu kısa yazımızı yine onun yürek okuntusu ile sonlandıralım. Ömür Dediğin isimli şiirinde diyor ki usta şair: “kaderin yazdığı nice yazgılar dile gelir gözde gamlı ezgiler bir buruk tebessüm yüzde çizgiler aynadaki suret; ömür dediğin birbiri peşine takılır bulut sığmaz bu aleme çizilen hudut geceyi terk eden ay gibi umut gönüldeki vuslat; ömür dediğin çiğneyip maziyi gidiyor zaman hep ırakta tüter hayal/i duman ufuk çizgisinde ayrılık yaman içimdeki gurbet: ömür dediğin ...... kimi renkli, kimi mat; nihayet-i ahiret ömür dediğin” Selamlar, saygılar ustaya… Fazıl KUL |