İlahi törelerin gücü aşkınaatlar yarışıyordu çayırlarda genişti gökyüzü maviydi akşam sefaları diktiler bahçelere, sabahı karşılasınlar diye kirazlar, zerdaliler, yaz akşamlarının mor salkımları hanımeliler ilahi törelerin gücü aşkına kimliksiz adreslere çocukluğu kayıp körpeler büyüttüler zakkum acısı zeuslar tırmandı zigguratları niyet çekip gürlediler, çözdüler rüzgarların zincirini atlasına giz dokuyan gecede yonca biçer gibi kimlik devşirdiler kök salmadan toprağa kelle hesabına topladılar hasadını soydular kabuğunu çok eşli sevdalara çarçabuk olgunlaştırdılar yasaklardan elbiseler diktiler üstlerine ceplerinde karınca payı yapıştı eteklerine güneşleri kurşuni eylül bahçeleri toprağın vakitsiz göçebeleri uykusuna karabasan çöktü, kurudu sütleri gelin(cik)lerin karanfil sürüklendi yerlerde, fesleğen yaprak döktü nektarında arılar, yaprağında ipekböceği soluk güzelliğiyle çuhaçiçeği utanç diye haykırırken gökyüzü yürek sayrısı yeşil çürüme gözlerini satan, pencerelerini kapatan sesiz bir geceydi ülke katılığında yaşamın yığıldı yıllar aynalarda kısır döngü, sandıklarda küflü mutluluklar ateşe susuzluk gideren gözyaşları bastırdı toprağı kendini boşluğa bırakan, karanlıkla ıslak kilometrelerce mermer yüz hiç değişmedi esmerlenmiş tenlerin rengi ertelenmiş hayatların hikayesinde dinledikçe geri döndü zemheri kurumuş gül ve petunya ve titreşen gölgeler ve keder Müsade Özdemir |