küpeştesinde itleşmiş yüzleriyle, baharlaşmış düşlerin esiriydiler yarınların üstüne üstüne yürürken ahlakın el altı soytarıları utancı bir geceye yatırıp yanılgıların ve günahların son izlerini de sildiler
serdiler saf yüreklere postu cürümü gizlediler girdiler insanlığın bacak arasına
hayat arsız okyanusları bastı bağrına can bir yana düştü ten bir yana
sömürdüler dili yoktu, feryatsızdı çiğnediler, emdiler kanını posasını tükürdüler
güneş kırıntıları saklayan kalabalığın cebinde kim ayıklar kırılan dalların kederini özlemini kim anlar
ey cesedini sırtında taşıyan kor ülkesi yecüc-mecüc delemedi de demirden setti kim başlattı bu kıyameti
bilgece duranların duruşuna mı aldandık nedir gün ortasındaki bu karanlık ılgım saydık görüntüleri kanamalı dilimizin içinde sessizlik saydık yüzümüzü memleketimizle örterek bugünkü yozdan, yarın ki düşmanı göremedik
tarih şaşırdı kulvarını zamanın cinayete kestiği gecelerde, kılıç kından çıktı candan can koptu yeniden vuruşmanın kursağına kurudu toprakları yurdumun ve tenler, birbirinden kopan eller kadar soğudu
büyüyen, kutlanan, ödüllenen kara düşler düşürmeyen ak eşiklere çocukluğumuzun yağmurlarını özledik usancımızı yendik biledik direncimizi
ne yanmanın destanıdır ne de yorgun bir militanın ağlaması ölüm üşümesi hiç değil bu, ayağa kalkın diye yetmenin sesidir
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ahlakın elaltı soytarıları şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ahlakın elaltı soytarıları şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
küpeştesinde itleşmiş yüzleriyle, baharlaşmış düşlerin esiriydiler yarınların üstüne üstüne yürürken ahlakın el altı soytarıları utancı bir geceye yatırıp yanılgıların ve günahların son izlerini de sildiler
serdiler saf yüreklere postu cürümü gizlediler girdiler insanlığın bacak arasına
sen söyle sevgi bahçesinde açan nefret cennet kimlere hasret
İŞİM GEREĞİ VE İŞ YOĞUNLUĞUNDAN FAZLA DOLAŞMAYA ZAMANIM OLMADIĞINDAN YAZILANLARI GÜNCEL TAKİP EDEMİYORUM..AMA BUNDAN SONRA EDEBİLİRİM ÇÜNKÜ FAVORİ LİSTEME ALIYORUM BU KALEMİ..ÇOK İÇERİKLİ ŞİİRLER..DONANIMLI BİR KALEM OLDUĞU ŞİİR İSİMLERİNDEN BİLE BELLİ OLUYOR..EVET BU DA ÇOK ÇOK MÜKEMMEL Dİ..TIPKI ADI GİBİ ORTJİNAL..SEVİYOR VE HAZ ALIYORUM BU TÜR KALEMLERİ OKUMAKTAN..YÜREĞİNİZ VEDE KALEMİNİZ DERT GÖRMESİN DİYOR EMEĞİ KUTLUYORUM..
sayın üstadım müsade hanım meyva veren bağ ve bahçene girdim bir kaç salkımda üzüm yedim helal edin yazan kalemin daim yüreğinde var olsun saygılarımla.zeki tunç.
ne yanmanın destanıdır ne de yorgun bir militanın ağlaması ölüm üşümesi hiç değil bu, ayağa kalkın diye yetmenin sesidir...var ol sağ ol dost sen bir harikasın ustaca nakşetmişsin hakikatları...kutluyorum bu çok çok güzel dizeleri...sevgilerimle...
küpeştesinde itleşmiş yüzleriyle, baharlaşmış düşlerin esiriydiler yarınların üstüne üstüne yürürken ahlakın el altı soytarıları utancı bir geceye yatırıp yanılgıların ve günahların son izlerini de sildiler
serdiler saf yüreklere postu cürümü gizlediler girdiler insanlığın bacak arasına
hayat arsız okyanusları bastı bağrına can bir yana düştü ten bir yana
sömürdüler dili yoktu, feryatsızdı çiğnediler, emdiler kanını posasını tükürdüler
güneş kırıntıları saklayan kalabalığın cebinde kim ayıklar kırılan dalların kederini özlemini kim anlar
ey cesedini sırtında taşıyan kor ülkesi yecüc-mecüc delemedi de demirden setti kim başlattı bu kıyameti
sen söyle sevgi bahçesinde açan nefret cennet kimlere hasret
ateşe verdiler evleri emeği teri topu tüfeği kundaktaki bebeğin geleceğini güneşi kemirdiler
bilgece duranların duruşuna mı aldandık nedir gün ortasındaki bu karanlık ılgım saydık görüntüleri kanamalı dilimizin içinde sessizlik saydık yüzümüzü memleketimize örterek bugünkü yozdan, yarın ki düşmanı göremedik
büyüyen, kutlanan, ödüllenen kara düşler düşürmeyen ak eşiklere çocukluğumuzun yağmurlarını özledik usancımızı yendik biledik direncimizi
ne yanmanın destanıdır ne de yorgun bir militanın ağlaması ölüm üşümesi hiç değil bu, ayağa kalkın diye yetmenin sesidir
kalemine sağlık güzel bir şiir beğeni ile okudum.kutluyorum.
kanamalı dilimizin içinde sessizlik saydık yüzümüzü memleketimize örterek bugünkü yozdan, yarın ki düşmanı göremedik
BİZ ÇÖZÜYOR DİZELERİMİZDE BİR BİR BAĞLARINI GÖZLERİN DE GÖREN GÖZLERE MUHTAÇ KALIYOR AYDINLIK ÇİRKEFSE ZATEN HER YERİMİZDE BAK ELİMİZE BULAŞTI ŞİMDİDEN BİZ ELİMİZİ VATAN TOPRAĞI İLE KİRLETİP PAKLAMASSAK EĞER ELİMİZİDE KAYBEDECEĞİZ YAKINDA UMUT SATIR ARALARINDA KENDİNİ GÖSTERİYOR ŞİİRİNİZDE MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KUDRET DAMARLARIMIZDAKİ ASİL KANDA ....
bilgece duranların duruşuna mı aldandık nedir gün ortasındaki bu karanlık ılgım saydık görüntüleri kanamalı dilimizin içinde sessizlik saydık yüzümüzü memleketimize örterek bugünkü yozdan, yarın ki düşmanı göremedik
büyüyen, kutlanan, ödüllenen kara düşler düşürmeyen ak eşiklere çocukluğumuzun yağmurlarını özledik usancımızı yendik biledik direncimizi
ne yanmanın destanıdır ne de yorgun bir militanın ağlaması ölüm üşümesi hiç değil bu, ayağa kalkın diye yetmenin sesidir
Müsade Özdemir -------------------------------------------------------------------------------------------------- Harika sözcükler nadide birer tesbih taneleri gibi dizilerek yerlerini almışlar müthiş dizelerde, değerli şairim. Şiirin finali müthiş coşkulu ve olağanüstü dinamik yapılıydı, anlamlı öfke ve çatlamış sabır çığlıklarını yansıtıyordu adeta.
Evet ... bu kaçıncı öfkeli uyarıştı ki " Ayağa kalkın! uyanın!... en sonununda sizlerler beraber hepimizin canına yetecek bu anlamsız atalet..." çağrışımları , yine çığlık çığlığa kulaklarımızda. Bir bilebilse bu insan; yaşadığı coğrafyada ne var? Bastığı toprağın, kokladığı havanın ne denli önemli olduğunu bir anlasa ya. Yok, anlamamakta ısrar ediyor. Tüm geçmişini inkar ediyor. kendisinden önce bu coğrafya ve bu toplraklar için geçip gitmiş ecdadının niçin bukadar direndiklerini, kahramanca canlarını verdiklerinin sebebini bir düşünse, sorgulasa ya. Yok, düşünmüyor, sorgulamıyor, anlık çıkarlar için yaşamayı tecih ediyor, bir çok insanımız.
1945 li yıllarda 18 milyon nufuslu türkiyenin 30 milyon ton'nun üzerindeki hubabat üretimiyle dünyada 2 devlet olduğunu, bilen pek çok insannımız var. Şimdi 73 milyonluk ülkenin, tahıl üretiminin 25 milyon tonu niçin aşamadığını, söyle'se sorgulasalar ya. Özgürlükmüş!... Demokrasiymiş.... Açlıktan ölmek üzere olan, cehaletin pençesinde kıvranan, sahtekarca uydurulan, gerçek Allah inancının dışında, insanlar üzerinde sahte din baskı,korku, terör uygulaması varken, hangi özgürlükten, hangi demokrasiden söz edilebilir? Bunlardan söz etmek büyük utanmazlık, iki yüzlülük, entel liboşluk değil de nedir?
İnsanınıza yapacağınız en büyük iyilik ve hizmet , ön yargısızlık, Onları adam gibi eğitip çağdaş insan yapmaktı. Onları düşünebilen, sorgulayan ve sonuçlara varan insanlar yapmaktı. Ama böylesi bilinçli insan yetiştirmek, işine gelirmiydi küresel sömürücülerin. Düşünmesini, sorgulamasını, gerçeklere ulaşmalarını istemezdiler elbet, onların yaptıkları haksızlıkları gaddarlıkları sogulamasınlar diye.
İşte onun için bu hallerdeyiz. Onun için insanın üretimi sıfırlandı. O yüzden, hubabat , sebze meyve ithal eden bir ülke oldu Türkiye. Devletin bütün kaynaklarını satarak, tüccar yandaşlarıyla, kansorojen ve gedeolu ürünlerle ithalatı patlattılar, sömürgen küreselciler. Ve de topraklarımız verimsiz ve değersizmiş propogandasını dillendirdiler. Bizim yurttaşlarımızda uyusunlar çoğunlukla. Elini soksa yeşerecek kadar değerli olan topraklarımızın değerini gözardı ettiler. Bir süre sonra afrika ülkerisinin de daha gerisine düşecekler, nasıl farkında olamıyorlar, çıldırmak işten bile değil, nasıl...
Değerli dost Müsade Özdemir; her şiiriniz ibretle okunması gereken birer manifesto gibidir. Umarım bizler gibi anlayıp değerlendiren değerli dost aydınlarımız çoğunluktadır. Öyle olması gerekiyor, doğru söylemlerimizi hiç çekincelere uğratmadan söylemeiz gerekiyor. Cehalete kurban edilmiş, sahtekar dincilerce gerçek ve doğru innaçları sömürülmüş, halkımıza en anlaşılır biçimde, haykırmalıyız gerçekleri. Elhak mükemmel yapıyorsunuz bunu. Bütün içtenliğimle kutluyorum, esenlik ve mutluluk dileklerimle sizi. Kemal Polat
kempol tarafından 3/21/2010 12:23:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
küpeştesinde itleşmiş yüzleriyle, baharlaşmış düşlerin esiriydiler yarınların üstüne üstüne yürürken ahlakın el altı soytarıları utancı bir geceye yatırıp yanılgıların ve günahların son izlerini de sildiler
serdiler saf yüreklere postu cürümü gizlediler .... sen söyle sevgi bahçesinde açan nefret cennet kimlere hasret
GÖREN GÖZ, GÖSTEREN SÖZ OLMUŞSUN ŞAİR. ANLAYAN ANLAR ARTIK.
küpeştesinde itleşmiş yüzleriyle, baharlaşmış düşlerin esiriydiler yarınların üstüne üstüne yürürken ahlakın el altı soytarıları utancı bir geceye yatırıp yanılgıların ve günahların son izlerini de sildiler
serdiler saf yüreklere postu cürümü gizlediler girdiler insanlığın bacak arasına
hayat arsız okyanusları bastı bağrına can bir yana düştü ten bir yana
sömürdüler dili yoktu, feryatsızdı çiğnediler, emdiler kanını posasını tükürdüler
güneş kırıntıları saklayan kalabalığın cebinde kim ayıklar kırılan dalların kederini özlemini kim anlar
ey cesedini sırtında taşıyan kor ülkesi yecüc-mecüc delemedi de demirden setti kim başlattı bu kıyameti
sen söyle sevgi bahçesinde açan nefret cennet kimlere hasret
ateşe verdiler evleri emeği teri topu tüfeği kundaktaki bebeğin geleceğini güneşi kemirdiler
bilgece duranların duruşuna mı aldandık nedir gün ortasındaki bu karanlık ılgım saydık görüntüleri kanamalı dilimizin içinde sessizlik saydık yüzümüzü memleketimize örterek bugünkü yozdan, yarın ki düşmanı göremedik
büyüyen, kutlanan, ödüllenen kara düşler düşürmeyen ak eşiklere çocukluğumuzun yağmurlarını özledik usancımızı yendik biledik direncimizi
ne yanmanın destanıdır ne de yorgun bir militanın ağlaması ölüm üşümesi hiç değil bu, ayağa kalkın diye yetmenin sesidir
bu muhteşem şiire sadece saygıyla selam durulur ve yürekten alkışlanır..başkaca da laf kalabalığına gerek yok,yorum yapmak adına.. sevgim ve saygımla..
küpeştesinde itleşmiş yüzleriyle, baharlaşmış düşlerin esiriydiler
yarınların üstüne üstüne yürürken ahlakın el altı soytarıları
utancı bir geceye yatırıp
yanılgıların ve günahların son izlerini de sildiler
serdiler saf yüreklere postu
cürümü gizlediler
girdiler insanlığın bacak arasına
sen söyle
sevgi bahçesinde açan nefret
cennet kimlere hasret
İŞİM GEREĞİ VE İŞ YOĞUNLUĞUNDAN FAZLA DOLAŞMAYA ZAMANIM OLMADIĞINDAN YAZILANLARI GÜNCEL TAKİP EDEMİYORUM..AMA BUNDAN SONRA EDEBİLİRİM ÇÜNKÜ FAVORİ LİSTEME ALIYORUM BU KALEMİ..ÇOK İÇERİKLİ ŞİİRLER..DONANIMLI BİR KALEM OLDUĞU ŞİİR İSİMLERİNDEN BİLE BELLİ OLUYOR..EVET BU DA ÇOK ÇOK MÜKEMMEL Dİ..TIPKI ADI GİBİ ORTJİNAL..SEVİYOR VE HAZ ALIYORUM BU TÜR KALEMLERİ OKUMAKTAN..YÜREĞİNİZ VEDE KALEMİNİZ DERT GÖRMESİN DİYOR EMEĞİ KUTLUYORUM..