…ZAMANSIZ ÖLÜM…
Kanayan bir yara, bende bu yara,
Ölümcül hastaya ilaç ne gerek, Anamdan doğalı şansım kapkara. Yazımı kapkara yazman mı gerek… Kadere isyanım senin yüzünden, Dinmedi yaşlarım bir gün gözümden, Bir gölge misali her gün peşinden, Bir hafiye gibi gezmem mi gerek… Ben sana düşkünüm ben sana vurgun, Ben sana hastayım ben sana yorgun, Gönlüm parça, parça dertlere doygun, Ecel’i bayramdan saymam mı gerek… Ömrüm bir mevsimlik soldu da gitti, Hayalim düşlerim çok çabuk bitti, Böylesi yaşamak canıma yetti, Kapında kul olup ölmem mi gerek… Aşkınla kördüğüm oldu bedenim, Doğmadan ölmeme oldun sebebim, Ölüm döşeğinde erir giderim, Ölmeden mezara koyman mı gerek., Ne doktorlar çare nede ermişler, Ne hocalar çare nede dervişler, Bana çare olmaz acil servisler, Beni can evinden vurman mı gerek. Gönlüme kurşunlar sıkılmış gibi, Yüreğim bedenden ayrılmış gibi, Her parçam bir yere dağılmış gibi, Beni kırk parçaya bölmen mi gerek… Yılmaz’ın sabrını bilenler söyler Zulmüne katlanmak cesaret ister, Bir ömür kapanmaz yaralar izler Zamansız ölümü tadmam mı gerek… YILMAZ NAZLI 26.03.2010 |