BÜYÜDÜM İSTANBULyağmur uyandırmış, yine bu sabah istanbul’u, ama uyanmamış,ne de çok istanbul’lu, bomboş yollar,yollar ıslak ve parlak.. çıkıyor sokaklardan,üçer beşer acele ile, elleri ceplerinde,kafalar batmış omuzlara, küçülmüşler anlayacağın,buz gibi soğuk yüreklere işlemiş,belli ki uyanmamış ama; yürüyor otobüs durağına..durakta da üç kişi, sığırcık gibi dizilmişler altına saçağın. ince ince yağıyor,ayaklar bir sağ bir sol değişmede,sanki islanmayacaklar.görünmedi hâlâ, otobüs motobüs,hep de geç kalmaz mı? soğuk ya,rahmet de yağıyor ya,ılgıt ılgıt esen rüzgârı,gel de arama şimdi,kim şikayet eder ki ondan bilâkis bağrını, yüzünü açar,saymak istersin damlaları, nerdee daha çok var,anladım ki;üşümüşüm düşledim yine kendi kendime.. çatılarda kiremitler yepyeni,temizmiş gibiler, karanlık ya,yağmur ıslattı ya,örtülmüş çirkinlikler.. sokak kedisi bile güzel gözüktü gözüme,çöp möp de yok sanki. şuradaki ev,şu takozdaki külüstür bile, yepisyeni gözükmüyor mu? şu oğlanın yağlı saçları,boyasız potinleri benimkiler gibi sanki.işte göründü ışıkları, geliyor 76 c..durakta hareketlenme,yer tutuluyor, kapı ayarlanıyor,hafiften telaş niye ki? bomboş koltuklar,şoför bakmıyor bile, binenlere gazlıyor. yere vuruluyor ayaklar,koltuk beğenilmiyor yerler değişiyor nedense,buz gibi arabanın içi. bulutlar geçiyor birbiri üstüne,gün oluyor, güneş doğuyor, kızarıyor otobüsün camı yanıyor sanki.gökyüzü üstümde,koklamak, içime çekmek istiyorum.tekerleklerden bir fışırtı doluyor hızlandıkça,bir de şanzıman sesi uğuldamasa arkadan.. içi boş ya, zıp zıp zıplatıyor. tepeüstüne geldik.o da ne,durmadı şoför; ’’niye diye ’’ soruyorum,’’kımıldamadılar abi’’ diyor, lakayıtsızca.. kımıldamak gerekiyormuş, öğrendim. incirliye geldik burda yağmıyor,yerler kuru,koşturanlar daha bi çok,gün de açıldı bir hayli,gri-mavi ardında,kızıllık içinde beyaz da bulutlar,ressam olmak var. benim sayılmaz mı,bu sabah buralar elimi uzatsam,tutamasam da,yaşasam bir köşesini,birkaç semtini,şart mı, boğazı,kadıköy’ü,levent’i.. oralarda da gün doğdu,pencereler kapalı evler sıcak,kahvaltılar bile hazır değil. vakit kalkma vakti olmadı.gün olur, güneş yükselir,iş başına çok var. kapıcılar dolaşıyor mahallede sepetler elde, kimi gidiyor,geliyor kimi,suskun.. istanbul içinde istanbul, orası da,burası da istanbul, canım çeker sokak simidini, yanında da vapurun çayını titreye sallana,yana yakıla deniz tutuyorsa baş tarafa oturma.. ben de düşkünüm o’na deniz kokulu toprağına, ekmek arası balığına,erguvan kokulu hisarına,ille de midye tavalarına, ben de düşkünüm o’na,ellerim çamur olsa da,balık kokar topraklarım. en güzellerini topladım çiçeklerin, gezdirdim tüm istanbul’u cebimde ah’lar vah’lar içinde,denizkızı bodrum’a inmiş diyorlar,varsın insin. kızkulesi tam boğazın girişinde,bilir yerini,gemilerde artık direkler yok, dumanları da tütmüyor artık azalsa da rıhtımlar,gelmese de vapurlar.. motorlar dolaşıyor yakışmasa da, bağıra cağıra yakışmıyor istanbul’a sanki özlüyorum,titreyen vapurları,kalkışta kara dumanları, iskelede bekleyen sabırsız insanları..sildiler dumanları vapurlardan titremiyor,üşümüyor şimdilerde vapurlar.. isatanbul büyüdü,ben de büyüdüm heybemde istanbul,kalbimde istanbul,hatıralarda istanbul bir gün vücudum topraklarında istanbul... halûk gürses |
BU KOCA ŞEHİR BÜYÜDÜKÇE KİMLERİ BÜYÜTMEDİKİ... DAHA DA BÜYÜTECEK ÖYLE DEĞİL Mİ?
GÜZELDİ ŞİİR. SAYGILAR
Demzade tarafından 3/17/2010 4:01:39 PM zamanında düzenlenmiştir.