Siya./Gölge
Rüzgârın gölgesini gözlerinden vurmuş
Ateşi titreten sürmeler çekmişsin.. Alnıma yazılı yazgının dövmelerini stran eyleyip Sazların sözüne, Sazların en masum teline revan etmişsin.. Bir mezar çizilmiş düşüme Ağrıyan dizlerinin sızısınca derin.. Dudakların eğilmiş bükülen sesime Ölüm korkusu sanma çırpınan sol yanımı Kuşların densizliğine yorma suskunluğumu Doruğundan bakıyorsun uçurumuma Sen dağımın zirvesinden sarkıyorsun Olmayan çocukluğumun kan yaşıyla delinmiş avuçlarına.. Ahh Sevgili anlamadın mı halâ Hiddetinle toza dumana kattığın rüzgârını öptüğümü Vurduğuna,öldüğüme,hiç’liğime aldırmadan.. Şimdi Toprağımın sinesini yakan kardelenler Zîn sevdasına sıkılan Beko ihanetini Ferhad’ın elleriyle yüzünü örten Elma dağını Hiçbir dilde anılmayan Siya adını Yedi mühür içinde Yedi cihan hatrına Gözlerine dokunup Gölge etmeden sunsunlar mı Göçüp giden keşke’li zamanlarına.? |