Kar Beyazlar Ne Yapsın?Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Ölüme terkedilmiş bütün hasta tutsaklara..
Özgür Yüreklilere..
Yaşamak zorunda mıyız yaşadıklarımızı,
ve belki kısa bir süre sonra yaşayacaklarımızı? Bazen sevinç doldursa da tüm benliğimizi, bazen kabına sığmaz kılsa da, bazen acılara, göz bebeklerinden sel gibi boşalan gözyaşlarına, isyana dönüşse de birbiri ardına sıralanan acılar.. Kimi zaman tarifinde zorlandığımız, kimi zaman ise anlatmaktan utandığımız! Belki bir boş vermişlik havasında umursamadan, daha kötüsü farkına dahi varmadan anlamamamız, anlatılamaz oluşundan mı yoksa bir yerlere gizlenmiş yoksunluklardan mı? Kar beyaz örtüler ve içinde ufalmış bedenler, eski değil eskiden farklı çok farklı şeyler bunlar.. Cılız mı cılız beti benzi solmuş, gözbebeklerinde anlamsızlık hakim, ne yaşanılmış olanlar, ne de yaşanılacaklar teselli edebiliyor.. Çünkü yaşanılan o an sönük, dışarıda ağaçlar yemyeşilmiş, kuşlar cıvıl cıvıl ötermiş.. Parıldayan güneşin yakıcılığına mest, hayat tüm canlılığıyla akarmış.. Irmaklar gürül gürül süzülürmüş, kuzular yüksek yaylalarda meleşirmiş, çobanın kavalının ulaştığı melodilerle eşlik içinde.. Geceleri gökyüzünde dizilirmiş yıldızlar inci parıltısıyla, Yaşam ölüme inat direnirmiş.. İçerde şu taş duvarların ötesinde, yılgın gözlere yabancı, kar beyaz örtüler içindeki ne? Yaşam mı yaşar, yoksa ölüm mü? Belki de sentezi her ikisinin, belki de aynı anda yaşar onlar kardeşçe hissettirmeden.. Zihinler bulanık hatırlar mı sanırsın şekerin tatlılığını, insanın cana yakınını, Sevenin sevdasını, kaybedenin acısını.. Hatırlar mı sanırsın yaşama susamışlığını, o ilkbahar tadını dudaklarda.. Yürek bir et parçası, yoksa demir bir kafes mi belledin? Oysa demir bile paslanır, zulme maruz kalırsa uzun uzun, ve korunmaktan uzaksa.. Yürek bu, göğsün sol yanında göze bakar, gözün gördüğünü görür, kulağın duyduğu, tenin hissettiği ile yaşar.. Yürek bu, anlamaz mı zor olanı, sızlamaz mı? Güneş her gün ve yeniden doğarmış doğudan, ve her gün yeniden batarmış batıdan.. Güneyle kuzey öksüz kalmış sanma, onlar, yaşam ile ölümün sancısından uzak değiller.. Kar beyaz örtüler de kirlenir, kimi zaman kanlarla kızıllaşır, kimi zaman tutulamayan artıklarla sararır.. Bir parçasının ihanetine de yanar, acı içinde bir yerlerdeki bir parçasının.. Düşman işgali altında bunalmış, ve teslimiyeti seçmiş bir parçanın.. Direnebilseydi, bir direnebilseydi, kar beyaz örtüler uzak olacaktı, yaşanmayacaktı zulüm yazan ölümler! Kabullenmeseydin keşke teslimiyeti, girmeseydi ölüm koynuna.. Ah ölüm yıkmasaydın, fethetmeseydin kaleyi içten! İçerde,duvarların ardında Kar beyazlar olmayacaktı.. Güneş ne kadar da uzak, gökyüzü ha keza.. Çaresizlik, yok mu şu çaresizlik, bürünmüş bembeyaz örtülere, ne irade tanır ne de inanç.. Oysa bilirsin ve tanırsın onu içindedir.. Bir ağrı olur bazen, kıvrandıran acımasızca, veya bir zulüm korkulara salan.. Ve hissettirir kendini, hatta bağırır tüm gücüyle kimi zaman; Ben buradayım,sendeyim ama sana karşı diye.. Tıkamak istersin kulaklarını ama nafile, duymaman zor; ’ben buradayım ve seni ele geçireceğim’. Korkunç bir kahkaha eşlik eder, ve kabuslara döner geceler.. Boğazına doğru yürür bir çığlık zaptedemezsin, kar beyazların ülkesindesin! Sağında solunda, ötede beride beyaz örtüler, ve içlerinde, Yaşam ile öLüM.. Kimi her ikisini bir arada yaşar, ümit edersin yaşamın galip gelmesini.. Kimi yaşamın kazanç hanesine girmiştir, sevinirsin.. Ama takılınca gözün ölüme yakın duranlara, ve hele farkında olmadan, yaşamın galip geldiğini düşünerek yatanlara! Ah görmeseydin o zalimin, nasıl da içten içe kemirdiğini, parçaların birer birer teslimiyete yöneldiğini.. Cılız bedenleri sonbahar yaprağı gibi solgun, ve kıpırtısız.. Yanı başında bekleyen ölüm meleğini, görmeseydin ah tanımasaydın! Bu kadar mı ucuz? Bu kadar mı değersiz bu canlar? Elimiz kolumuz bağlı mı duracağız? Bir şey yapamayacak mıyız? Öylesine seyredecek miyiz? O günden güne erirken, yokluğa adım adım yaklaşırken, ağrılar saplanmayacak mı bedenimize? Yüreğimiz dağlanmayacak mı? Gözlerimiz ağlamaklı, yumruklarımız sıkılı, lanetler okumayacak mıyız ölüme? Onu sana kaptırmayacağız, olmaz demeyecek miyiz? Onunda yaşama hakkı var diye haykırmayacak mıyız? İsyan etmeyecek miyiz? O bir insan, henüz yaşamının şafağında, yarınlara dair beklentilerle, ümitlerle dopdolu.. O bir evlat, anasının yüreğinde yaşayan.. O bir ana, O bir baba, minicik gözlerin hasretle beklediği.. O bizden biri, O içimizden biri, ama yarın olmayacak öyle mi? Kar beyazlar ne yapsın? Olmamalı, İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı, Yaşam daha yaşanılır kılınmalı.. Ümit Eriyor, çünkü insanlar eriyor! |
Kelimelerim kifayetsiz kaldı bu derin ve yüce eser karşısında
Gönülden kutladım ve bir demet çiçek bırakıyorum uğur böceği niyetine
Selamlarımla