Ölümün Tevellütü
- Takvim yaprağı daima biri vurur; intiharlar tekmelerken hayatın rahmini…
- Kaç dakika düş kırıklığı kalırdı ölümün tevellütüne? Soğuktan çinîleşmiş ellerini parkasının ceplerine sokuşturan sırlarımız vardı; mülkiyetimizde yek. Yeni yetme bir kadın satıcısının avuçları piyasaya salardı onların üryanlığını; Ve vakit hep gün sarısıydı. Ve sen ve ben; ve yine biz kaçınılmaz, seri kurbanlarıydık onların sunaklarını tanrıya secde bilen. Ve sen ve ben en çok tanrıya inananlardandık; netice ölüm iken… Anımsıyorum şimdi; Asla iyi bir sihirbaz olamazdım senin için; gözlerin asla büyümeyip çocuk kalırdı; Zîra şapkamdan çıkardığım hep bir kuzgundu. Ve henüz bir bebekken sen, ağırlaşan tavanına ektiğin ağaçlar yasak bir ormanı andıran aklının yangınıyla kül olur; gazi dalların son çıtırdayışları şehit ederdi kozalarımdaki kelebekleri. Ve sen ve ben en çok dilini kanatanlardık; netice bir peri masalı anlatmak iken… Bir evvel zaman içinde ya da bir kalbur zaman dışında olmazdık hiç; Geçmişimizin dehşetengiz tuğlalarıydı daima bir saç gibi ören şimdilerimizi. ‘Zafer çığlığı atmak aptalların yazgısında’ydı ya… Biz bu yüzden, yirmibirinci yüzyılın modern sokaklarında kederini döşlerine rozet diye takmış onurlu, ortaçağa dair hamallardık. Ve sen ve ben en çok kara pelerinlerinin altında ezilenlerdik netice bir cadı ilan etmek iken… Şimdi, Ezberinde var mı kaç yalnızlığın biz tarafından orospulaştırıldığının? Kaç kez sisleri annemizin tatlı soluğu sandığımızın? Ve kaç geceyi doğum günümüz diye vasıflandırıp yıldızları buğulandırdığımızın? Ama aşk… Ancak aşk perdeler aklın alamayacağı bu gerçekleri; Ancak aşk bir sanrı gibi görür bu katlanılmaz elemleri; Ve sen ve ben En çok Aşık olanlardık netice usun devşirilmesi iken… (Sonrası s-us…) Ve sen; ve ben ve biz en çok ölenlerdik Netice yaşamak iken… - Kaç saniye özlem kaldı ölümün tevellütüne? |
Netice yaşamak iken…
Kaç saniye özlem kaldı ölümün tevellütüne?