Tekel işçilerine
yaşamak bir haram oldu; yaşamak bir ağır acı.
imkansızlıklar arasında borçlarına bıraktın varlığını, soğuk kış günlerinde bir torba kömür beş kilo şeker.... bütün ömrün bunlara bedel. sıkışıp kaldın dört duvar arasında. ağaçlar ve çiçekler içinde koşuşacak çocukların, mavi bir gök yüzünde umutla gülecek gözlerin, düşünmden geleceği dik tutarak başını, utanmadan var olmaktan, parasını düşünmeden ayakkabının, yaşamak çocukca bir düş oldu... bir takım insanlar, nefret dolu zifiri karanlık yüreklerinde, din adına bırkmadılar söylenecek tek bir kelime! uzun sakkalllarından, ellerindeki ayetlerden utanmadan, çaldılar herşeyimizi... sırıtarak ağladılar yüzümüze... üniversitelerde haksızlığa uğradık, güldüler. işten atıldık, bardağın dolu tarafından bahsettiler. utanmadan yalan söylediler, dünya yalan diye. küçümsediler varlığı , utanmadan yaratıcıdan. işçiler, soğuk bir kışa uzattılar yıpranık, eskmiş, yorulmuş ellerini, işçiler, satılmış bir vatanda çaresiz, terk edilmiş, sırtlanlar gibi koca bir seksen yılı yiyen canilere, işçiler ölümüne, ellerinde özgürlüğün, ellerinde milletin bayrağı, ellerinde Türk’ün bayrağı, dudaklarında Allahın ayetleri, uzattılar ellerini kar kış bir günde Ankara sokaklarında ! Hepimiz Türk’üz! Hepimiz Mustafa Kemaliz! diye.... |