Mavi kurdelalı yitik suretlerin dansıKuytularını gezgin suretler kuşatır ya Akşama düşen düşlerin kararlılığı Sen başına tavus kuşu gölgelendir Eser kum taneleri yorgunca ayakuçlarına Sitemlerin gözlerine bağlandı mavi kurdeleler Eskici dükkanına açılan kapının menteşesi gibi tetikte kulakları İşitmek istiyor gizleri gezgin yürekler Sesine koşar ayakları çalacak yokluğun çanları yalın ayak Potinleri elinde özlemlere düşen çiğ Sel vuracak ve felaket kurşunu çıktı çıkacak namludan Gururum duracak önünde sen inanma sanda ayakta hala Bunca yapışmış meskeni silse de cinayet mahalinden İçsel mahkemeler verirler kararları İnkara yeltenen sözler dile gelir Başında yastığın izi denize nasıl dalar gözler ki perdeli Kırılmıyorsa dilin yuvasında çelme tak damağındaki her bir baklaya Yerleşmişse yüzüne karabasan iskele bacaklarıyla anılar Resmine can veren kırlar uçuştuysa Kaçar adım yol alınır nafile haykırışlar Ne sen olur sabaha inen ilk ışık Ne ben boyarım tablolarımı Semanın bilinmez bir katında Oynaşır durur zavallılar Kara şiirler yazarsa yüreğinin kelimeleri Yapmacık renkler tutmaz tualine Ki bir rüya tabircisi gerekir Ne yana çeksen hüzün hazan Yolun sonbaharda kışsa rotan Bunca seferden eskimişse teknen Sen usta kaptan yosun kokusu salar mazin buram buram Eski bir çerçevenin içinden çıkıyor suretler Her biri düşüyor sararmış yorgun Gücünü güneşten alan takatleri çekiliyor Bitti dedikçe hevesleri ebediyete eriyor Yaşamın yaşanmış anları akar ağlamaklı şehrin sokaklarına Yitik bir suret dans eder mavi kurdelesiyle |
Yüreğimizde büyüttüğümüz Elif’in
Katili olmamı istiyorsun benden ?
Suskunluğunun orucunu bir cümle ile aç ta söyle bana..
Kimin katili olacağım ben..
Senin mi yoksa kendimimin mi…
Sustuğun yer o kadar büyük ki..
Yaralarımı bölüp bölüp yapıştırdıkça kapanmıyor suskunluğun..
Dudaklarına bağladığın tüm sorguları çöz de gel artık..
Ya da yaralarıma basacak tuzları iade et bana…
Yoksa içimdeki tüm susmaları ilmekleyeceğim boğazıma.
alıntı...
Kutlarım şairim böcüğünüzü güzel şiirinizi
sevgimdesiniz saygımla...