Üzülme diye...karanlıkların kıyısına çekildi şehir tüm sesler toplandı kuş kanatlarına ne kadar renk varsa yokluğuna bulandı mevsimler, kavgalar, sevişmeler sığ gülüşlere avuç açtı derin bir yalnızlık bilirim hiç bir yıldız dokunmaz saçlarına hiç bir bulut çalmaz gözlerinden hüznü hiç bir şarkı bırakmaz seni koynuma oysa; en güzel eflatunları getirdim yorgun sularına ellerinde dokunuyorum mevsim beyazına nefesimde üşüyorsa kelebekler demem o ki baharlar hiç gelmeyecek çocuk yüzlerinde solacak uğur böcekleri yırtık kuyruklarıyla kırık gülüşler bırakacak uçurtmalar hiç bir serçenin ağırlığını kaldıramayacak bu ağaçlar hiç bir yeşil dokunmayacak çıplak ayaklarına bilirim; senin ayakların bile yok gülüşünde sarmaşık köprüler kurardım her çıkmaz sokağın başında ülkeler açardı gözlerin hırçın bir rüzgar olsam boynunda düşerdi kolum kanadım ihanetlerin çığlığına avuç açardı yüzümde ellerin ağlama... derdin ağlamıyorum kuraklaşan dünyanın tüm suları bende toplanıyor tüm depremlerin merkez üssü yüreğim tüm faili meçhul cinayetlerin katiliyim en büyük savaşlarda en çok benim içimde ölüyor bütün çocuklar "hayat sana ne bırakırsa bıraksın, ağlama ! her damla yaşın, kahır bırakır yüzüme" derdin hayat beni sensiz bıraktı bak ağla ya mıyorum ... |
tüm depremlerin merkez üssü yüreğim
Bu iki mısra diğerleri gibi zorlamıyor. Açık açık ifade etmiş kendini. Şiirin genelinde bu iki mısra diğerlerine nazaran hafif kaldı.
Şiirin geneli insanı gerçekten düşündürüyor, zorlanıyorsun bazen 'Burda ne anlatmak istemiş? Diyorsun.
Bir sürü şiir okuyorum arada hoşuma gidenlere yorum yazıyorum.