Vaveyla
doğumgünlerimde söndürdüğüm mumlar şimdi yakmalıyım sizi;
karanlıkta ve bensizdir annem bir aşka emanet etse de yanımda olmayı ister kefen çıplaklığında öğretmeseydi büyümeyi gizli odalar buldum kendime yüzsüz insanlar bucaksız bir göğe boşalttım küfrün her rengini her yağmurda benim için sızladı yaprakları dalların çitlembik ağaçlarının gölgeleri yorgun çelimsiz bir mevsim babası adını bilmediğim bu rüzgâr kapımda ekimden kalma yangın külleri, ay rengi ölü çocuklar karanlıklar sızar dut lekeli avuçlarına uzadıkça saçlarım gece gider benden seni andıkça ürperir yanağımda buse güllerin ellerim hesabını sorar baharlara oysa bu ellerdi baharları toprağına karan bu ellerdi soğuk alnında can arayan baharlardan bana ne ıhlamurlar katili olmuş kokunu yüklediğim iğdelerin düşlerimi çalan kelebekler kanatsız düşmüş bahçene hüznüne tutulduğum gelinciklerin ağıdı ninnilerin can verir mi nisan bulutları bildiğim ölülere kızılcık şerbetine susamış çocukluğumla ruhuna fısıldadım bu şiiri çığlık öncesi susma vaktimdeyim anne bir sen duy sesimi * otuznisan / seni hiç yaşamamışım gibi ağır geliyor Arzu Altınçiçek |