Umut yılların hangi yaşındadır? Ben söylemem, yanı başında sor!
Seni takdir edicin ”Kimdir o?”
Cevap verdi genç Aşikâre O vakit küt küt kalbim atar o an işte emret ki öleyim Umar göğsünde şefkat bahşedeceği feyiz Sevgi sübut buldu üzerine yapıştı kaldı Bildiğimden beri Öyle bir yürek ki ne dibi vardır, ne bitimi Öylesine som, nadide, ötesi pinhan Ne olduğunu bilirmisin? Birlikte namzın ritmini tutarlar Neyzen bakışlı Yekta bir kalbin meyhanesinde Mest bir tadımlık Derde dermandır al bu meyi yirmi altı hazan beklet ayazda iksirlere kat Şefkatin gözlerine yağmurlar dolu O olmasa bu hengâmede kururum Çaresiz devreler umuda yenik düşmüştü Yaşam bu! Şüphe başlangıçtı Ruhundaki bir gedik çukur gönül tezgâhında
Hele gel gör ki Narin, ince yapılı şuh Minnacık bir kadın yüzünde en çaresiz sızı gözyaşı Izdırap efsunuyla dehşeti gevşetti Emeğin boşadır deydirten Hem de Azrail’e adını değiştirten Görevini unutturan Hani bilmek istersin ya Bu suret hülasası rahîm ile Leyla arası Her hâlde o zahîr işkilsiz elbette
Belli Bi güzel, bi de çirkin mi var İkisi aynı şey mi acaba? Ne söylesen boş İlmim Allah’ın tecelli ettiği kadar
Hadi Leyla söyle sen Söylemesen kim ne bile
Şimdi bütün mesele Kul bahtı sığdırılmaz ki bir kaç satıra Elçiye ne hacet Gönül perdesini arala görünsün gerçek Asi başlı, küf yeşili firuzeni bakışlı Ümmi yıllara saydırmadı yaşı Dünyadan sıyrıldı en temiz içi Her lahza başka bir sebi, suret yaşı ikiden fazla, beşten az Gün geçtikçe görünüşü daha bir saydam Bezekçinin hüneri, saçın iki teli flu ak Umurunda değil cihanın cezbesi Say ki Yaradan’ın yalancısıyım
İncindi dünya, adı bozuğa çıkmıştı Umut dünyası hattatlığın mirası Yüreğimde hummalı bir tadilat başlıyor Restore ettik, hattatlık vasfını kazanmıştık Yılların ayları, ayların günlerini renkle isimlendirdik Keyfe keder ve neşeyi ekleyerek bir yolculuğa adamışız yüreği Bir tarafında dar ve uzun geçitler Bir tarafında umudum ve ezilmişliğim örseler düştüğü yeri Bu labirentin derin dehlizlerine aldırmadan Gökyüzünün mavi yazmasını boynumuza bağladık Tek biz yaşıyormuşuz gibi Yeni güne başlarız Gümüş rengi bulutlar arasında kamaşan sularda parçalanan güneş Hazzının parıltısı ummanda dalga dalga koyu mavi Sanki biz suyu yarıyoruz
Uzun süredir gökkuşağının binbir rengi ile ikonaları bezemiştim Her vakti meşk defterine nakışladıklarım Hayatin koridorları bazen sis içinde Yakamozlanan rüzgârlarla sürüklenen lacivert Günlerde camgöbeği, nil mavisi de var Yıllarda manolyaların taze çiçeği Erguvan ağacının mor salkımlardan istem dışı düşen tuzlu sular da var Hüzün ikonaları ile bezemiş Efkâr mevzide ifrat ile tefrit arası Anlaşılmaz bir ifşa vakitti şimdi Uzanmış kızıl gece perde perde müşkül Biraz okyanus yeşili, biraz lacivert ve tan kızılı Renk renk kadehime döktüğü şarap Ötesi özge özge, işte her yudumda biraz sen Edepli ölüm ruhunun mahzeninin merdivenlerinde Zihnimizin bir yerinde ne yazık ki hep bir korku durdu Yudum yudum tekrar böğrümde buluştuğunda Genzimin ince sızısında umut var Zerrecikler göz kenarlarında tutsak bir azap Kâh tıkandım kâh doldum, sakın ağlama, tembihliyor usulca Şaşırmış gözler mavi bir durgunluk adına Çağırın bakın dolun ay loş aydınlıkta Efsunla sızan ışığı beyaz tülünü gerdi Yüzü gül fırtınası huzmeleri kirpiklerde yakamozlandı pırıl pırıl
Ezinç isyanı Her an, her şeyi yöneten Kul Rabbine tâbidir!
Duyulmasını istediği bir sesle Ey "Rab" beni sınandın Gözünden düştüm mü? Muzdarip oldum Beni senden gayri bilen mi var? Çünkü inciniyorum Çünkü ağırıma gidiyor Hâlim Hayat birkaç çehreli, ben hilkat garibesi Görenler saç yolduran, hezimetle ümitleri durduran Yaratmasaydı dememek için Şükretmesini öğrenecekken Zihnimin eşiğinde düşünce Biliyorsun benim bu denli yüküm var Haddinden ağır! Leyla yi yordu bu hâlim
Hak buyruğu
Hicap ettim az dinle! İnce ruhlu gark etme sus! Sen meleklerin öteki yüzüsün Lakabıyla tanırsın Tevazu yüreğin içinde dünyanın en ünlü analığı edepti Sırça göğüsten iksir içtin Nedamete yandıkça kişiliği sirkeleşmedi Ona sabrı sen öğrettin Bu balkıyan sabrın sonsuz manaları hikmeti senin Böyle bir keyfiyet vukuunda Binlerce yıldızcık parlar her birinin var hayırlı bir türlü ibreti Kem zamanda İbret sadık bir dost gibidir Sallar sirkeler kendine getirir Hani yaşam öğütlediğinde kelimeşinas Fâniliğin hazin cilvesinde Ölümü düşün mümkün olduğu kadar Ebediyetin başlangıcında Kalpler sürgülüydü fani oluşuyla inatlaşarak Sana canı veren ben Ey temiz yaratılışın biriciği git şimdi, Leyla ile sen Emin eldesin, bil!
Sevgili yâr Tanrı yazdı romanı sen kahraman ben yâr Oy dilsizim Yegâne ruhundan bahsetmeyeceğim hiç Ağzında hala bebek nefesi Sen ezgiye peçesin, ezgi de sana perde Sevgi serim aşkın harcı alnımın duldasında umudun menevişi mabudum Üç mevsimden uzaklaşırken göz kırpımlık bitmek üzere kasım O geceyıldızlar yedi renk gök ışık yumağı Kasımpatılar boyun eğdi kutup yıldızına Sarhoş gecenin siyah saçlarında melodi cümbüşü Balerin kar taneleri ahenkle rüzgârın hazında dönerken Bir umut örtüsü örttü Şavkı göğsümü dağladı Yorgun iklimlerin sağanağında yılların rampalarında Pus umuda bulandı hilâl süzüldü ay duruldu yorgun değil, hüzünlü asla Tanrı’nın kudreti! Muhtaç olduğum kadar Mevcuttu
Tünemiş ihtiyarlık intihar etti Şahidim Öznel güzelliklerimi içtenlikle dile getirsem Kızımın âşık olduğu yaştayım O küflü gözlerine yazılan kafiye yüreğimde yeşerdi Taze yanakları gene eski nadide bir şarap gibi lal Umut mısraların mahremlerinden idi nihan nakışçı Yüreği fışkırtır yanıtın verir Sıralanır, dizilir, mısra olur Yumru olur oturur, ahhh yürek hep aynı yerden sızın Ben aslında yalnız senin şairinim Eyvah, fırçayı tutamıyor efsunkâr parmakları nakkaşın Soytarı yılların nasırlıdır yüreği Sallandık silkeledik yirmi altısını devirdik oğul!
Doğum günün kutlu olsun umudum Tanrı’nın yazdığı tabiattan hiçbir şeyi hak etmedim seni hak ettiğim kadar
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Mevlâ ile Leyla Arası! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Mevlâ ile Leyla Arası! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Doğum günün kutlu olsun umudum Tanrı’nın yazdığı tabiattan hiçbir şeyi hak etmedim seni hak ettiğim kadar *** Gecikmiş bir ziyaret. Sindirerek okudum...ve ...yine okudum Kaydettim tekrar okumak için. Kalem...güçlü...gelecek...güzel...
Şimdi bütün mesele Kul bahtı sığdırılmaz ki bir kaç satıra Elçiye ne hacet Gönül perdesini arala görünsün gerçek
Ne kadar doğru bir şiir ve doğru bir dize. elçiler hep bire bir katarak aktarır karşısındakine. Oysa bire bir görüşmede hem dil konuşur hem nde gözler bunu her birimiz biliriz.
Uzun şirlerde bazen kopukluklar yaşanır ve okuyucu bir anda kendini şiirden farklı yerlerde bulabilir ama siz bu kadar uzun bir şiir yazmış olmanıza rağmen hiç bir kopıkluk yaşamadan ilk girişten finale kadar akıcılığı ve bütünlüğü koruyabilmişsiniz.
Muhteşem bir şiir ve anlatım. Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize
Umut mısraların mahremlerinden idi nihan nakışçı Yüreği fışkırtır yanıtın verir Sıralanır, dizilir, mısra olur Yumru olur oturur, ahhh yürek hep aynı yerden sızın
İŞTE, MISRALARA DEVRİLMİŞ TÜM TUTKULAR, TÜM OYUNLAR....
VE ÖMÜR BİR MUM IŞIĞINDA SÖNMEKTE AĞIR AĞIR....
KURTARICI KİM ?
YÜREK SESİNİZDE YAKALADIM HER DUYGUYU....İÇTENDİ AMA OLDUKÇA DA DÜŞÜNDÜRÜCÜ....
Tanrı’nın yazdığı tabiattan hiçbir şeyi hak etmedim seni hak ettiğim kadar
***
Gecikmiş bir ziyaret.
Sindirerek okudum...ve ...yine okudum
Kaydettim tekrar okumak için.
Kalem...güçlü...gelecek...güzel...
Sevgiyle selamlar.