NUMARASIZ KAPIDAN İÇERİ
O numarasız kapıdan içeri
bende girdim öylece göğüslerini bütün ihtişamıyla sundu gözlerime sarı saçlarının verdiği şımarıklık vurmuş diline dili dilimin üstünde ağzında bilmem kaç sevişmeden kalan çilekli sakız ama şimdi tatsız gözleri gökyüzünden çalınmış sanki her parçası ona dahil sonra farkettim de kolunda jilet izi sırtında küçük bir kelebek dövmesi buğday tenli vucudunu nasılda yerleştirdi ruhuma anlamış değilim adını sordum; bağırdı yüzüne baktım ;ağladı ara ara gözlerine denk geldi bakışlarım gözleri kulağımda dikili kulağım ağzında bir pervane dönüyor tavanda nedense bilinmez sanki hiç durmayacak farkına vardıkça üşüyor bedenim sırtımdaki tere bıçak gibi her saplandığında üstünde olanlardan şaşkın ranza şimdi ağır ağır dökülür üstelik duvarlar karanlık tepemde isli bir gece lambası herşeye şahit durduk yerde beni bana anımsatıyor başım zangır zangır içimde titreme içerde duman yüzüne baktım; sarardı ağır bir iniltiyle tekrar bağırdı çok geçmedi korktum korktuğumu anladığımdan sızan ışıkta elime baktım elim karanlık elimde kan....... (İBRAHİM YALÇIN ) Tamamen hayal ürünüdür. |
YİNEDE GÜZELDİ KALEMİNİZE SAĞLIK