Uzak Kavuşmaların Masalı
Sağanaklara tutulan zamanın ortasına düşüp,
Bulut ekeceğim yağmurun avuçlarına Bütün iklimlerin yüzünde sürgün olup Kış güneşi gibi doğacağım serin kırlara, Yüreğim yeniden öğrenecek sevmeyi. Şehir sustu penceremin önünde Bir şarkının ıslığında canlandı sevişmeler Doyasıya sevip, izinsiz uyudum kollarında Gözlerinden öptüm hasretle Davetsiz misafirin ürkek sokuluşları gibi Doludizgin dokundu kelimelerim aşka Vazgeçtim direnmekten, Seni mutlu bir düşle birlikte Göğsümün üstüne bıraktım. Yasakladım içime ağlamayı Kıskıvrak yakaladım gözyaşlarımı Birden, çiçekler açtı parmaklarımın arasında Eskiyen baharlarım üzgün değildi. Nasırlaşmış sevdamın dudaklarıyla öptüm tüm sokakları Kaldırımlar koştu yalınayak, Uyandı ateş böcekleri. Sarıldım gölgene bir öpüş gibi Gökyüzü düştü üstümüze ahenklice. Güneşin dokunamadığı zamanlarda Gözlerime saklanıp ısın Bir kapı aç utangaç rüzgarıma Şefkatli bakışlarla karşıla hüzünlerimi Saçlarımı okşarken hatırlat Yasaklı şarkıların bir gün geri döneceğini Görmemezlikten gelme içimdeki ayak izlerini Aşkın ömrü az, sevginin uzun Beni aramaktan korkma El pençe duruyor karşında sevdam. Şimdi içeri al geceyi Bir şarkı söyleyeceğim önce Ardından şiir yazacağım Adını bilmiyorum ama sımsıcak Yoksa üşürdün dokundukça Sana sunacak birşeyim yok sevgimden başka Bir de tuvalime çizdiğim dudak kıvrımların Dilim yetmiyor Başucumdaki en güzel düşü anlatmaya Yasla başını omuzuma Dokun tenime Orada yazılı sevda kelimelerim Nefesini tutarak oku beni Çünkü bu benim masalım. Zeynep Nilgün Gökçeöz |