aldatan erkek
yorgun ruhum, sandal misali yalpalıyor kendi limanında
tenim küskün kendine, değiştiriyor elbiselerini gözyaşlarımda dalından düştü son yaprağım, savruluyorum taştan taşa bir ninni ezgisinde sevdam ,sallanır beşiğinde susar ,ser olmaz... şehrin sahtelikleri dökülüyor geceye ışıklardan yıkılıyor karanlıkta sevdalar bir bir gömülüyor zehirli zakkumun tikenlerinde,evde bekleyen sevgiliye şarkın ölü bedenleri dans ediyor kaldırımlarda... elde pahalı bir deri çanta, ayakta yılan derisinden ayakkabı derisi soyulmuş canlar taşıyan etiketli bedenler kokuyor gece şeytan sarmalı derin konçerto ezgisinde, vuruyor igneyi kadın kendine belki de kendinin olmayan tek şeydi, kendine ait olmayan bedeni... ızdırabım tren seslerinde daha çok artıyor sevgili güllleri dikmekten, ellerim dikenlerin çiziklerinde kırmızıya boyanıyor sıcak bir çay kıvamında sohbetim seninle hüzün kokan boğazda istanbul yedi tepe de yedi kollu ahtapot dumanı başında bogaz bana bakan sevdalı bir yar... mühürlü gözlerin altında sorgulanıyorum, geçip giden suratlarda yağmur sanki sen, sen, sanki yağmur dövüyorlar ruhumun izbesi silinmiş kuytu yaralarını kanatıyorlar baş tutan günahlarımı... kendi gölgelerimin kendi azraili sessiz eftelyam yüzüm eskir rüzgarda, saçlarım kırlaşır tenim bir içyanğınıyla büzülür, fotoğraflar silinir güllerim kurur hazan da gazel olur...sen olmayınca samarrayı kendine sürgün edinen taçsız gönül hırsızı kandillerini geceye yak ta yol olayım sana cebeli tarığı ömür yolum bileyim ve meltemleri koklarken tenim çoban yıldızının ışığında sina çölünde nerde kimle nasılsın bilmem ama ben seni öperken rüzgarda hala seni aldatıyorum kadınsı bedenimde... selçuk bozdağ/2009 gaziantep izbe zamanlı, şiir demeti sevdalar çekmecesinden) |
güllleri dikmekten, ellerim dikenlerin çiziklerinde kırmızıya boyanıyor
sıcak bir çay kıvamında sohbetim seninle hüzün kokan boğazda
istanbul yedi tepe de yedi kollu ahtapot
dumanı başında bogaz bana bakan sevdalı bir yar...
mühürlü gözlerin altında sorgulanıyorum, geçip giden suratlarda
yağmur sanki sen, sen, sanki yağmur
dövüyorlar ruhumun izbesi silinmiş kuytu yaralarını
kanatıyorlar baş tutan günahlarımı...
her şeyin bir sebebi vardır.günahlarında..ama hepsinin sonucunda çekilenlerin sebebi baştaki günahlardır galiba...Ama insan insan olmuyor günah da işlemedikçe değil mi ?Yoksa melek denirdi.
şeytan olmamak en iyisi diyorum sonunda.
selamlar, sevgiler...
Sibel Aydın tarafından 12/13/2009 11:47:45 PM zamanında düzenlenmiştir.