Gönlümün Kışları
Ne soğuklarda kışladı gönlüm,
Ne boranlar, ne fırtınalar, ne tipiler gördü. Gözleri olsa yüreğinin, yüreğimi görürdü. Elleri olsa dokunurdu toprağına, Ayakları olsa gezinirdi hoş kokulu çiçeklerinin arasında. Sevseydi ayrılamazdı sevdamın gölgesinden bir an olsun. Her defasında yeniden sürgün verdi yüreğim, Yeniden tutundu sevdaya. Yalancı baharlara karşı koyamasa da, Her çiçeğini kurban etse de yamalı sevdalara, Ayakta durmasını bildi anlam veremediğin gururuyla. Sevgililerin buğusu hala durur gözlerimde, Sözleri hala gezinir sinsi sinsi, zihnimin en kuytu köşelerinde Ve haklısın sende unutulmayacaksın. Bakışların eritecek yüreğimi her hatırladığımda, Sözlerini bir hançer gibi taşıyacağım hafızamda. Ellerinin yumuşaklığı ellerimden, Saçlarının kokusu zihnimden gitmeyecek, Hiçbir zaman buğun gözlerimden silinmeyecek. Yüreğim her zaman anacak aziz hatıranı, Hiç kimseye belli etmeden taşıyacak nazlı sevdanı. Ama senin kışın, senin boranın, senin fırtınan, Solduramayacak gönül bahçemin çiçeklerini, Donduramayacak yüreğimin toprağını, Koparamayacak hayattan, sevdalı yüreğimi. Zor geçecek kışın, soğuğun hapsedecek duygularımı, Ama aşk güneşi doğduğunda Ve kışının karları eridiğinde Yeniden sürgün verecek gönlümün çiçekleri. İşte bu yüzden sevgili, Seninle başlamayan sevda yolculuğum, Sensizde yoluna devam edecek. Bu kışlar, bu boranlar, bu fırtınalar, Senin gibi sevgilim, geldiğin gibi gelecek, Gittiğin gibi gidecek... |