7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1325
Okunma

kırılgan bir gül’ün yoktu aslında elif’ten bir farkı
ve fakat,
vardı
binlerce berceste
her bir mısraya birer nazire.
divitle mürekkep uzaklığında,
elimin ucundaydı…
bağırıyorum
avazım çıktığı kadar
ucuz gözyaşlarımı biriktirdiğim kuyulara...
yenildim…
sesimi yitirdiğimden beri
sefere çıkan bir aşk eri yim…
yolum uzun, nasıl ulaşılır maveradan öteye
bilir misin?...
ve nasıl söylenir lisan-ı kuş ile “aşk”...
er/idim
tüm bildiklerimi erittim yüreğimde.
bir gülün aksi düşerken güne
bir kez olsun “ bu son” diyebilseydim…
diyemedim…
diyemedim…
diyeme...
Yıldız Yokuşu’nda gün batıyor…
yazık !
bir gül batıyor yüreğine aşkın.
şiire bulaştırdığım siyah ellerinde kalan son
gül/ü
boğazın serin sularına bırakıver gitsin…
aşka kanar gibi kansın mai/ye…
üzülmedim...
üzülme...
.....
/mai/