9
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
3448
Okunma
son vapuru da kaçıran çığırtkan
bir martı kadar
telaştayım
bu akşam
yanaklarıma süzülen damlaları okşayan imbat
kurşunî kubbeleri sırlıyor bir yandan
bir yanılgı bu
bir yansıma sanırım bütün bunlar
her şafak aşk ile yuduğum saçlarım
akşam akşam
neden bu kadar tarümar
denksiz bir cengin ilk habercisidir
düşer göğe bir bir yıldızlar
ve sözüm ona
arsızca sırnaşır
uçarı bir ruh olup çıkar
ayın hüzmeleri
gözbebeklerimi kavrar
hamuş bir kelebekten âlâ
içli içli bir şiir sızar damarlarıma ansızın
aks-i sevdadır belki de kimbilir…
ellerimde eriyen zaman
tığ topuklarıyla ezip geçiyor yıldız yokuşu’nu
sırça saraylar bile artık görünmez oluyor karanlıktan
önce ıslak bir duvara çarpıp
ardından pervasız bir ıslığa saklanan düşlere inat
kutlamak gerek şimdi
“ ru be ru ”
mavisi yitmiş simsiyah bir gecenin doğuşunu
songül doğan