Ay ışığıTesadüf değildi elbet rastlantı hiç değil say ki; aynı sokağın iki sönük lambasıydık taşlara maruz, camları kırık başları öne eğik ay ışığını vurunca suretimize birbirimize düştü gölgelerimiz. Her kaçak bakışmamız yaşamadığımız çocukluğumuzun mutluluğu ve cebimizdeki bayram harçlığıydı sevgimiz. Ve her sohbetimiz aşk’a dair bir şiirin mısralarıydı. Gülüşünle siyah gökyüzünü denizin rengine boyar yıldızları maviliklerden toplardım. Nefesimle dans ederdi nefesin içli bir kemanın nağmeleri olurdu odama dökülen hüzünlü sesin. Tesadüf değildi elbet sisli bir sabaha uyanırken güneşin saklanmasının tesadüf olmayışı gibi. Seninle; yıldızlara ay’a dokunabilecek kadar yakın olmak kucağında sakin ve huzurlu uykuya dalmak rastlantı hiç değildi. Tut ki; fırtınaya yakalanmış bir ağacın iki dalıydık seninle bir dudak mesafesi kadar yakın dokunamayacağımız kadar uzak. Mavi bir trenin paslı raylarıydık hayatın bütün yükünü omuzlarımızda taşıyan bir ömür yan yana kavuşamadan. Biliyor musun takvimden düşen her sarı yaprak keskin bir bıçaktı aslında düşlerimizi ortadan ikiye bölen bu yüzden en çok hayallerimiz kanardı. Ve onca acıya rağmen daha çok sarılırdık yoksunluğumuza çünkü her bütünden daha yakındık.. Şimdi sen ay ışığına ister tesadüf ister rastlantı de… Ya da aşk adı her neyse…. |
daha çok sarılırdık yoksunluğumuza
çünkü her bütünden daha yakındık..
şiirler doğuran satırlar yüreğimde
bir derin iç çektim
sabahın köründe seni okuyanda kabahat tabi içim dışım efkar ayrılık hüzün oldu
birde bu kadar içli yazmamış olsan...
şair şiirlerinin güzelliği sesinle bahçe bahar bir endam ile yürüyor sayfalarda
ne desek az . ne desek az...
muhabbetle...