Davet
Çağır beni hiç davet edilmediğim o yere
Gözlerine çıralar yaktığım Ayı sancıttığım gece de Üflediğin de incittiğin kelebek tozu gönlüm Varlığını sildi adem oldu Hayra çıkardığım düşlerim düştü heceye Çağırmadı(ğı)n düş(ün)düm Oysa , Ummanları kaynatacak badı yutacaktım Dağılacaktım semaya çağırsaydın söze Sese, sırra, kaleme sus/adım /Keşke konuşsaydım/ Seni anlatacak Seni uyutacaktım kanatları kırık ten kafesimde Düşümde üşüdüm, düş(ün)meseydim keşke… |
'Çağırmadı(ğı)n düş(ün)düm '
Şair burada ne yapmak istemiş?
Dört farklı kombinasyonla anlamı bozmadan her seferinde yeni bir anlamla ilerleyen bu mısranın olayı nedir?
Geçmişine giderken de kafatasının içinde ki şımarık kız bana el sallıyor. Bunu keşfedişin düşünmen kaç saniyeni aldı merak ediyorum.
Zekisin kabul, zekan bizimkinden farklı kabul, bu mısra için özel çaba sarfetmediğin ön kabul fakat böyle birşeyi yaptıktan sonra, karşısına geçip kahveni yudumlarken pis pis sırıttın mı? Ben daha Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştayken-senin gibi aforizma denedim olmadı- sen bunu düşünmüş yazmış ve geleceğime yollamışsın. Utandım,irkildim ama saygı duydum gerçekten saygı duydum. Mesela orfeo'da burada olsaydı saygı duydum gerçekten saygı duydum pekiştirecime kızardı. Ama ben daha nasıl anlatayım dilimin dolandığını bu mısrayı okduğumda.. :)