Ağlak Sonbahardoludizgin yaşlı gövde tarumar aşk kazındı sarsak kollara serçeler kirletti uçan dalları zırıl zırıl kırk yıllık koca çınar delişmen tepindi minik taylar yüzü asıldı çiçekli halıların kahveye çaldı sonbahar nikahı vardı deli boran rüzgarın yaslı gelin çıkardı sandığından kuru gülleri boyuna gerdanlık beyaz papatya limonata hüzün akan dereler kollara takıldı gazel bileklik “yüksek yüksek tepelere” “villalar kuruldu” yeşilin son demi sit alanları evlek evlek biçildi emekler ağlak dilinde yaslı sonbahar eziliyorsun üzüm bağlarında şıra gözyaşın zengin mezelerine tadımlık dilin şarap mahseni’nde başın ezilir ezildikçe tanelerin terinden diziliyorsun inci gibi dal boylarına saçlarında sırma varaklar eteklerin dökülür tül kanatlara salındıkça endamın yürek geçirir 29.10.2009 karşılıyor bizi hazanın son demleri yakında kocakarı soğukları hazırlıksız yakalar hüzün boynu bükük sonbahar sanki ilk gelişi gibi ağlak ve nazlı gelin sarı tüllerden |