İNSAN MUHASEBESİ
-CEYLAN Mustafa’ma!
Ne Bülbül’üm ne Bülbül; banadır benim sesim Kimi kandırmış isem diyecek; “Bu ne Film!” Hak! diye, hukuk! diye dara düşen kafesim Malım yitik, mülküm hiç, emdiğim süt kefilim Kimse kefil olamaz hiç kimseye mânâda Hem anadan yana da, hem babadan yana da.. Nedir bu bahtsız zulmet, iki de bir bana da Feyz aylarında uğrar, onun için sefilim Hani şaşaa ile doğan nazlı bebektin Bir bebek haşmetiyle başa yükselecektin Bu alçalışın niye? Alçaksın.. Kime çektin? Ey öfkede hınzırım, kinde efil efilim.. Bir hizaya sokarken çift yaka bir boyunu Bir yakanın düşmesi düzenbazın oyunu Dost! Dost! diye gönüller çalan Yılan soyunu Sokmuyor.. sokamıyor, zehir zemberek dilim Ahmak desek hangisi yaptıran mı, yapan mı? Elinden lokmasını kaptıran mı, kapan mı? İki başa bir akıl olsam mı, olmasam mı? Olsam insan değilim.. olsam insan değilim.. Kâinattaki her şey Allah’ın hükmündedir Olmak, ya da olmamak yıl değil bir gündedir Gördünüz mü? Oldu mu? İsbat değilse nedir? Su yaksa, ateş boğsa deliye döner ilim Ev değil av düşünür Çakal, Kurt, Aslan, Tilki Yavrular öksüz kalmış umurunda değil ki Bu da bir vahşet, bu da.. –ne sonudur ne ilki- Şimdi bütün Âlem’de bir can bir cana kilim En akıllı yaratık bildiğimiz insanlar Bir çeşit toprak gibi; birkaç renk, birkaç damar Kimi mevsimlik Hıyar, kimi asırlık Çınar Biri ne kadar boşsa, biri o kadar ilim Hatırına kâinat yaratılan sen.. Odun! -Yazık!- Besmele’sizce caz faslından okudun Bu nefis.. sendeki kir terbiye et, özde yun Bitsin kıyım, kin/kavga.. bitsin zulme eğilim.. |
-'Hayır, mâtem senin hakkın değil...Mâtem benim hakkım”
......................................................Mehmet Akif ERSOY
Ağla bülbül, yan ey bülbül! Avâzın gökleri sarsın
Kara, soğuk gecedeyiz; ben ağlarım, sen susarsın
Hazan yürür bahçelerde, kan damlatır gonca bir gül
Dert taşıyor Kızılırmak; sen de taşı, kıvran, bükül!
Duymaz mısın, hıçkırıyor bize yuva olan toprak?
Gaflet desem gaflet değil, gel ey bülbül şu işe bak:
-Gizlenmiş bir çark dönmekte sokaklarda, caddelerde
Nesl-i inkâr meydanlarda, Asımların nesli nerde?
Yeni baştan bozmak için, şu güzelim birliğimi
Nice oyun tezgâhlanır, yıkmak için dirliğimi
Sussam sen gibi: susamam; yüreğimde sancılar var
“Uyuma, kalk uyan! ” desem, sanki kıyamet kopar.
Yuvan vardı dal üstünde, târ-ü mar oldu mu söyle?
Senin de tüm yavruların namazın kıldı mı böyle?
“Ermeniyiz” diye çıkıp, bağırdıkça niceleri
Çökerttiler gök kubbeyi, deldiler bak yağız yeri
Hoşgörümüz pamuk değil, taşacak sabır küpümüz
Dört bir yanı sarılmış ta, garip, yetim Türklüğümüz.
Nerde kaldı analar ki: Fatihleri doğuracak
Hamur edip tarihleri ışık ışık yoğuracak?
Dengesini yitirene “Gel, kendine gel! ” diyecek
Atatürk’ce seslenecek, seslenecek sabaha dek.
Dikip gönül burçlarına Türk’ün şanlı bayrağını
Yerle yeksan edecek, oyunların şom dağını…
Ayağa kalkar Sakarya, birleşir de çelik kollar
Girer hizasına yollar, yuva olur yeşil dallar
Bitmedi umudum, bitmez; mor ufuklar benim daha
Sen de yitirme umudu, az kaldı güzel sabaha
Susma bülbül, susma bülbül! Avâzın gökleri sarsın
Kara, soğuk gecedeyiz; ben ağlarım, sen susarsın…
Mustafa Ceylan
Evet;
Bekir YALÇINKAYA üstada, öncelikle şahsıma ithaf ettiği bu şiirden ötürü teşekkür ediyorum. Seneler öncesinden bir fotoğrafımızı bulup yayınlaması ile de bizim zaman şeridini geriye sarmamıza vesile olduğu için sağolsun diyorum. Bir masa da fotoğrafımızı çeken objektifin, Sincan sokaklarında köy-kasaba statü ve görünümünden, 10 bin nüfustan 100.000 nüfusa getirip modern, çağdaş bir kent yapmak için gecesini gündüzüne katarak, sabah ezanı vaktinde dozerin başında, grayder yokuşunda memleket sevdasıyla çalışmamızın fotoğrafını çekmesini de arzulardım.
Adıma ithaf edilen şiirin hareket noktasının şahsımıza ait AKİF'İN BÜLBÜLÜNE-1 başlıklı şiirimiz olduğunu gördük ve okuyucu, mezkur hareket naoktasını da okuya diye, sahifenize, şiirinizin altına eklemem gerektiği kanaatiyle, ekledik de...
Onur BİLGE kardeşim de sormuş, ona üstadın verdiği cevap da ortada, yukarıdaki şiiri üslup ve söylem olarak üstüme hiç alınmadım. Çünkü, "vefasızlık" gibi bir özelliğimin asla bulunmadığı düşüncesindeyim ve sanırım tam 44 yıldır Türk ŞİİR DÜNYASI'nda yazdıklarıyla, yaşantısıyla, arkadaşlık ve dostluğu, kavga ve hareketiyle kendimize ait derin bir çizgiyi çize çize gelmiş birisi olarak dost da düşman da bize dair özellikleri yüzlerce şiir-makalelerle izah etmişlerdir, istanbul vefaspor'da oynayanların bunu görmesi de olası değildir tabii ki...
Üstad'ın HECE'nin billur pınarından damıtarak dokuduğu şiir, şiir olarak güzeldi.
"Kâinattaki her şey Allah’ın hükmündedir
Olmak, ya da olmamak yıl değil bir gündedir
Gördünüz mü? Oldu mu? İsbat değilse nedir?
Su yaksa, ateş boğsa deliye döner ilim" diyen kaleminin susmaması dileğimle, teşekkürlerimi, selam ve saygılarımı gönderiyorum...
MustafaCeylan tarafından 11/13/2009 1:01:23 AM zamanında düzenlenmiştir.
MustafaCeylan tarafından 11/13/2009 1:04:04 AM zamanında düzenlenmiştir.
MustafaCeylan tarafından 11/13/2009 1:06:07 AM zamanında düzenlenmiştir.