Hoşgeldin/Erkekler sessiz Ölür!
Hoşgeldin..
Söyleyeceklerini susuyorsun, ben sustuklarımı konuşuyorum Düştüm. İnkar etmiyorum. Düştüm,hayaldim,sanıydım... Gerçekler ellerimi kesti. Sardım kendimi! Yola çıkalım,haklısın. Gidelim, uzaklara değil,yakınlara... Biz uzakların değil yakınların külleriyiz Ve kaybettiğimiz biraz da gözümüzün önünde(ki)ydi Dudaklarıma tabut çaktım. Hayatı biraz da ölüm alfabesinden konuşabilmek için Unuttuk, herşeyi hatırladık ama bir şeyi unuttuk! Ölüm bir bitiştir bitmeyen yalanların başlangıcında. Ben unutmak istemiyorum,ölürken bile Hafızamı yanıma gömün!Vasiyetimdir! Hoşgeldin. Hep bu zamanlarda geliyorsun Ellerim kan revan içindeyken yoksun Kışları geliyorsun Siyah diyorum rüyalarımda hep Arkadaşlarım yumruklarımı ısırdığımı ve konuştuğumu dişlerimi kırarcasına gıcırdattığımı söylüyorlar.. Ben sabahları ağzının kenarında kanla uyanan Bana yırtık uykular reva gören kim? Çabuk dost olduğumu ve sevdiğimi söylediler bana Bir saniye sonramız garanti değilken Açmasa mıydım bahçesini kalbimin Tel Örgüler mi çevirseydim gözlerime Dikenli Böğürtlenler mi ekseydim dilimin düğmelerine? Hoşgeldin. Gideni kolay uğurlayan Geleni heyecansız ağırlayan ve uzun uzun susan bir adama döndüm Çocuk değilim artık. Yüzümün coğrafyasından anlarsın bunu Mazlum ama direnen, ölen ama köleleşmeyen bir mazlum Ama kendi sesinde çocuklarını emziren bir kadınım da...ağlamayan! Erkekler ağlamaz; çünkü sessiz ölür erkekler... Hoşgeldin Kutsal buluyorum artık işportayı Kalabalıkların kusulmuş elçileri satıcılar Dönülecek bir evin olması...herşeye rağmen! Benimse kendimden başka dönecek bir yerim kalmadı Geceleri tavaf ediyorum gözlerimi Ateşte unuttuğum çaydanlığıma sarılıyorum Ben çaylarımı hep soğutup içiyorum Kendimi babası olmayan çocuklara oyuncak niyetine versem Bağışlanır mı ruhumun vasıfsızlığı? Hoşgeldin Beni İstanbulda buldun bu üç oldu Üçtür kendimi güneşe çıkartıyorum Orospuların,Babaların ve işçi çocukların ayaklarıma dolandığı Taksim’de Ağa camiinin karşı sokağından gir,Gazeteci sokağında köşedeki masada olacağım Gelen geçen herkese bakarken bulacaksın beni. Gecenin bir yarısı döndüğüm sefa(sız)köy’ümde bodrum katında bir bekar dağınık örgüt! Biraz Cem Yılmaz, Biraz yurtsever bir Vanlı’nın öfkesi.. Biraz din...biraz militan...biraz ahmet kaya! Biraz fason...yevmiye..ve ellerimi kira yerine uzattığım ev sahipsizliğim! Hoşgeldin Sen geldin yağmur yağdı "Islanmış mı" diye baktım damlalara... Aynada saçlarıma baktım en çok ta beyazlarıma... Aynamın karşısında bir ayna daha koydum Arasına geçip kendimi on parçaya bölüyorum Bir tren gibi uzuyor parçalarım Bazen kendimi bir Yol sanıyorum O kadar çok geldim ve geçtim ki kendimden... Bir insan kendisinin bekleme salonu olursa en çok kimdir beklenen? Bekledim...Ama hiç gelmedi...(m)! Hoşgeldin F tipinden iki mahkuma yazdığım gecelerde Birine Allah’ı diğerine Kalbimi anlattığım uzun gecelerde Kaç yüz kelimeyle sustuğum bir mumun alevinde buldun beni... Gülümsedim sana sağ yanımdan Sana hiç değişmedim gibi gelmişimdir oysa ben çok değiştim Dostlarımı sevdiklerimi ve kendimi Bir yılan sabah namazlarımda ben tam da secdedeyken Parmak aralarıma bırakıyor gömleğini... Değişiyorum işte!hep aynı gömlekleri...ve duaları... Hoşgeldin Ben iyi ölmek istiyorum ben ölmeyi iyi istiyorum ama iyilikler üzerine... ne olur ellerini çekme başımdan olur mu? saçlarım çok acıyor, Keşke bir parça İsa olsaydım, tükrüğümü sürseydim ellerime dokunduğum her yara kapansaydı... Ölen yanlarıma sarılsaydım Keşke Bir Parça İsa olsaydım ve yüzümü sürseydim yüreğime |
UMUT ve DOSTCA