ŞEMSİMİ ÇOKTAN BİT PAZARINDA UMUTSUZLUĞA SATTIMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın HAYDİ ŞİMDİ KULAK VER DE DİNLE BİR TANEM
Unutturmayan unutulur mu evlat? Bazen dalıp gidiyorum işte o kadar.Bu seferki ne baba? Bu sefer gerçekle hayal arasındaki zıtlığı ve çekim gücünün sırrına yaklaşmayı denedim. Mecazi olanla hakiki olan arasındaki ilişkiyi yakalamaya çalıştım.Mecaz ne, hakikat ne ? Mecaz sen ve ben, ben ve annen, sen ve Elif biz bir rüyayız. Hepimiz uykudayız, ölünce uyanırız ve hakikat başlar. Bir de ölmeden önce ölenler vardır ki onlar için hakikat bu dünyada başlar. O zaman hakikati aramak ölmeyi istemek midir? Hayır evladım ölmeyi istemek olmaz, ölmeden önce ölmeyi istemek olur. Ölmeden önce ölmeyi istemekse, fani olana bağlanmamayı öğrenmektir. Bu da aşktır, yani ölümsüz olmaktır. Benim Elif’ e bağlanmam sadece mecaz mı? Sadece mecaz yani gerçek değil. Sonlu olan fani olan hiçbir şey gerçek değildir. Ama neden ben Elif’ i hayatımın gerçeği olarak hissediyorum. Onca zaman geçmesine rağmen hala ilk günkü gibi gerçek. Onun için hayatımda Elif varken bir kadına yer yok. Büyük lokma ye büyük laf etme demiş eskiler. Ama gerçek ben böyle hissediyorum. Mecazın bütün fitnesi de burada evlat, kendini gerçeğin ta kendisi olarak gösterir. Biz gerçek değiliz evlat. Biz gerçeğin suretleriyiz, yansımalarıyız. Büyük konuşmamak lâzım. Elif’i sen mi sevdin? Elif’ i sana sevdiren seni Elif’ e sevdiren kimse gerçek yalnızca odur. O’ na aşık oluncaya kadar daha çooook mecaz yaşarsın….. Bu hikâyeyi dinlediğimde çok fazla etkilendim ve ansızın yüreğimden kâğıda süzüldü cümleler..
...Hakikat perdesinden bir kinayedir dökülen.
......Ve ruhuma giydirdiğim .........Aşkımın kisvesidir şimdi yanlızlığım Beden-i şehrimde hazan mevsimi Adını koyamadığım Beyaz zambaklarım vardı İlkbahardan kalma Solmasına mani olmaya çalıştığım. Şimdi solgun dallarından Dökülen her damla Tenimin iç duvarlarını dövüyor Sessizce en ücralarımda Biriken kan gölcükleri var şimdi Alacakaranlık bir geceden Kopup gelen Kamerin huzmelerinden Bir çığlık dökülür yeryüzüne Şemsimi çoktan Bit pazarında umutsuzluğa sattım Dudaklarım yayılmaz gamzelerime doğru Artık puslu bir gün bakışlarım Korkuyorum günün ışımasından Yine mi yolculuk ? Kendimi taşımaktan yana aczim var Şimdi içimdeki tuvale çizdiğim Neşeli kadından arta kalan Üzgün bir gölge vuruyor yere Ağrıyan tan yerine dalmış Ölüme tutsak bir çift göz Gitmeli mi? Kalmalı mı ? Zaman ayrılığa kurulmuş Ve saat gitmeleri çalıyor ne yazık ki Usulca topluyorum bütün kırgınlıklarımı Düşüyorum Hüznün bitmek bilmeyen yollarına Yine yüzümden yağıyor O tuhaf sağanaklar Paha biçilmez kimsesizliğim Tek arkadaşım Mecaz gergefine Hakikat bir aşktı dokumaya çalıştığım Sıcağının beni saracak o tuhaf büyüsüne Bilsen ne kadar muhtaçtım Anlaşılan o dur ki Sen beni ve aşkımı Mazinin o isimsiz Aşk mezarlığına çoktan uğurlamışsın. İNCİ DENİZ 2009 SONBAHAR |