KİBRİTÇİ KIZGeldik zorlu geçide, ağyarı yar eyledim, Güne, güneşe inat, gönlü bahtiyar eyledim... Kaldırmıyor gönlümüz, artık nazı, niyazı, Sözleşmeliğim doğuştan, içim de onmaz sızı... Kızıl gül sanır ahmak, elde açan yarayı, Yoksulluk öldürmez de, dil ezer fukarayı! Uyanır bir muştuyla, her tomurcuk sabaha, Yanağı kızarır gülün, açılırken günaha... Kirpiğimden çiy düşer, kızaran yanağına, Sabah erken çıkmalı, sevda gönül dağına. Şeytanım olup şimdi, kirpik indir, kaş oynat, Kaç yanım var yarasız, onları da sen kanat! Dört yanım ayaz kesti, yalnızım, üşüyorum, Artık kemale erdim, dibime düşüyorum. Şimdi tezgahta bile, saklanırım arkaya, Nasıl olsa çürüğü, satarlar fukaraya. Şimdi bir ibrik almış, suluyorlar tenimi, Umutsuz beklemekten, kaybettim albenimi. Artık bu son pazarım, güneş eğildi kaştan, Dağıldı tezgahımız, çıkamadım yokuştan! Şimdi köşe başında, oldum bir kibritçi kız, Beylere kara sürme, bayanlara bir cımbız. Kazancımı götürüp, serpiyorum kuşlara, Şimdi çok uzaklardan, bakarım yokuşlara... Hayrettin YAZICI |
Gün,güneşe inat,gönlü bahtiyar eyledim!...
Ölçünün ritmik güzelliği başka oluyor.Her mısra ayrı bir güzellikte kelimeler yerli yerinde anlamlı ve okunası bir şiirdi.Bazen size serbesti yakıştırıyor,sonra vazgeçip hayır ölçü çok yakışıyor dediğim oluyor.İki tarzda başarılı...Kutlarım zengin içeriği...