19
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1486
Okunma

Yıldızlara bakıp da, açtığımız sihirler ;
Aşk, yasak meyve miydi, yoksa mavi nehirler?
Adem’in gözlerinde, açmaya duran bahar ,
Havva’yı utancından, iki büklüm eden ar !
Yoksa on emir miydi, İsa’nın sözlerinde ,
Yanan arsız ateş mi, Kabil’in gözlerinde ?
Züleyha’yı, Yusuf’a, mıknatıs mı kalbeden ?
Aşkın yolu, uzun, sarp; tükenmez, gelip-giden ...
Göl olurken Leyla’nın, gözleri çölde ansız ,
Mecnun’un yüreğinde, kurban kesilir kansız !
Kerem’in dişlerine, düşen ince ışık mı ,
Aşakaya sarılan, o deli sarmaşık mı ?
Şirin düğmelerini, çözerken ayan-beyan ,
Ferhat’ın kazmasın da, ateş miydi parlayan ?
Uzun, ince yollarda, kaybolurken izimiz ,
Musa’nın asasına, yar olan Kızıl Deniz.
Nazenin güzelleri, eyleyen İrem Bağı ,
Hazineler saklayan, o kutlu Hıra Dağı...
"Örtün üstümü, örtün! Bu kadar fazla, yeter !",
Bir sancılı doğumda, yorganı ıslatan ter!...
Dağlar bir bir geçilip, yol çıkar okyanusa ,
Bir düz odundan gayrı, kalmaz aşktan Yunus’a.
Mevlana’da, Şems’ miydin, geleceğe ve düne ?
Bir ocağın başında, yanarken döne döne...
Bize de şimdi kalan, sazda gönül eylemek ,
Erenler demişti ki; "Acıyı, bal eylemek !" ...
Ağzımızı acıtır, yediğimiz hazır bal ,
Yerinde durur muydu, bir kaşık tatsa balbal ?
Hadi gül zamanıdır, haber ver bülbülüme !
Balbal’dan daha katı, aşk ne yapsın gönlüme ?
Biri iyilik yapıp, verse bana can suyu !
Daima su dilermiş, böyleymiş aşkın huyu .
Deli taylar oynuyor, gönlümde nasıl huysuz!
Bunu anlamalıydım, ilk kez kalınca susuz.
Şimdi tutmaz dizlerim, asam yok, yol dolaşık ,
Bunu söylemediler, olmazmış benden aşık.
Yakılan ocaklara, taşıyorum kuru dal,
Aşka, aşk olsun deyin; bulamaz böyle abdal !...
Hayrettin YAZICI
5.0
100% (9)