İşte O Cüretle Aşık OldumŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir tohum du,ufak tefek cılız mı cılız.Karıncalardan böceklerden ölesine çok korkardı ki...Canını acıtacaklar diye...
Birgün bi rüzgar esti aldı götürdü uzaklara...Tanımıyordu buraları,yabancı geldi...şaşırdı ama itiraz edemedi...eee rabden gelmişti emir O ne derse olur ne dilerse olur ...kün fe ye kün...’’ol’’ desin hemen olu verir...rüzgar o ılıkmı ılık şevkatli kollarıyla toprak anaya emanet etti onu...toprak ana aldı sardı sarmaladı sıcacık merhamet dolu kollarına...merhamet ve sevgi dolu koynunda sakladı bizimkini...günlerce...haftalarca...aylarca...Rabbisi onu rahmet yağmurlarıyla suladı besledi besledi...toprağın altında ana şevkatiyle beslendi büyüdü serpildi...ve o kutlu gün geldi çattı...güneşle tanışacaktı...gök yüzünü görecekti...çok heyecanlanmıştı çok mutluydu...bilmiyordu ki başına gelecekleri...rüzgar belki de dallarını kıracaktı...kuşlar didikliyecekti...bi dolu şey işte...usulca başını uzattı toprağın altından,artık gök yüzünü gürüyordu...içi içine sığmıyordu...büyük bir mutluluk doluydu içi...her şey ne güzeldi,etrafa bakındı,her şey çok güzel görünüyordu... Günler geçtikçe daha çok büyüdü serpildi güzelleşti...tohum gül fidesine dönüşmüştü artık...çok güzeldi...tomurcuklandı önce...çok güzel bir gül açmıştı rengi çok hoştu yürekleri aşka getiren,bülbülü aşkından sabahlara dek öttüren di ,hele o kokusu...rasulullahın teni öyle kokardı...misler gibi...o kokuyu duyan salavat getirirdi hemen o resule...rabbin sevgilim dediğine...ne büyük bir lütuftu... Gül için ,resulün teni gibi kokmak... Tomurcuk goncaya dönüştüğü sıralarda başını yukarı kaldırmıştı bir ara... Güneşi gördü... Önceden de görmüştü, ama bu seferki farklıydı... Hem de çok... hiç bu kadar güzel, hiç bu kadar sıcak görmemişti güneşi... Güneşin sıcaklığı küçücük yüreğini ısıtmıştı sanki… sıcacıktı yüreği… farklı atıyordu sanki artık… Farklı bir heyecan kaplamıştı yüreğini…Yaradan yüreğini güneşin sevgisiyle doldurmuştu sanki…ondan başka hiçbir şeyi düşünmüyordu,düşünemiyordu aslında…neydi bu hâl, aşk mıydı bu.sahi aşk denilen şey bumuydu?gündüzleri çok mutluydu doyasıya güneşi izliyor her geçen gün sevgisi daha da büyüyordu…ah şu geceler olmasaydı…çünkü akşam olup da güneş veda edince yüreği üşüyordu hem de çok…ay kalıyordu güneşin yerine…ama yok yok ay güneş gibi değildi ki…günler böylece birbirini kovaladı…güneşte güle olan sevdasını itiraf etmişti sonunda…her şey o kadar güzeldi ki…Tam da istedikleri gibi hep hayal ettikleri gibi bir aşk yaşıyorlardı,duaları kabul olmuştu ikisininde artık.Allah’a şükrediyorlardı birbirlerini bulmalarına izin verdiği için, bu aşkı ikisine de yaşattığı için…yaz geçti artık havalar soğumaya sonbahar yüzünü göstermeye başlamıştı.Güneş eskisi gibi her gün sıcak gülümsemesiyle karşısında durmuyordu…Evet olan oldu bir eylül günü güneş birden ortadan kayboldu.Gül her gün göz yaşı döküyordu artık.Güneş her gün gelmiyordu geldiğinde de artık çok sıcak değildi soğuktu gülümsemeleri…tam üç ay evet tam üç ay görünmedi güneş üç ay boyunca göz yaşı dökülür mü?Gül üç ay boyunca her gün ağladı…Yüreği paramparça olmuştu sanki…Tam da umudunu kestiği bir gün o da ne!Güneş ortaya çıktı,gülü çok sevdiğini çok özlediğini söyledi…Gül çok mutluydu artık,sevdiğine kavuşmanın haklı mutluluğunu yaşıyordu…şimdi diyeceksiniz ki kış günü güneşin ne işi var hani şu küresel ısınma varya zamansız mevsimler işte o hesap…kış geçti bahar geldi gül de normal sürecini yaşamıştı tabi,yaprakları kurudu dalları kurudu…ama bahar gelince rabbim tekrar bir diriliş nasip etti güle baharla birlikte…tekrar güzelleşti açtı güzel kokular saçtı,güneşe olan aşkı da o güzelliklerle beraber gelişti büyüdü…ama ne olduysa oldu güneş çok fazla ısıtmaya başladı gülü,taç yaprakları yavaş yavaş solmaya dökülmeye başladı…farklı bir durumdu bu gül için…canı acıyordu artık,göz yaşları içinde güneşine bakıyor ama hala çok seviyordu…ölüyordu sanki yavaş yavaş güneş yakıyordu onu…ama ne yapsındı katlanıyordu yanmaya yok olmaya…aşkı çok büyüktü çünkü…yüreğine söz geçiremiyordu günler haftaları haftalar ayları kovaladı… güneş canını çok acıtıyordu, yakıyordu gülü…Gül uyarsa da aldırmıyordu güneş yakıyordu en keskin ateşiyle,sıcaklığıyla…bir sabah gül acıyla uyandı,o da ne küçük bir tırtıl yaprağını kemiriyordu… rüya görmüştü gül değildi ki ,sadece bir çiçeğin dibinde biten yabani bir ottu ayrık otu…hani vardır ya çayıra benzer…kafasını kaldırdı güneş olanca güzelliğiyle serayı aydınlatıyor ısıtıyordu…başını öne eğdi…üzgündü hem de çok o kimdi ki güneşe sevdalanacak…ama yine de bir mutluluk vardı yüreğinde böylesi güzel bir aşkı rüyada bile olsa yaşamıştı…tekrar gülümsedi şükretti yaradanına… SİZLER EVET SİZLER KİMİNİZ GÜL KİMİNİZ GÜNEŞ KİMİNİZ DE AYRIK OTU YERİNE KOYDUNUZ BELKİDE KENDİNİZİ… AMA KİM OLURSAK OLALIM KİME OLURSA OLSUN AŞKIN BÜYÜSÜNÜ TATMAK ÇOK GÜZEL…YÜREKLERE O AŞKI KOYAN ALLAH…KİMBİLİR BELKİDE SİZİN KALBİNİZLE SEVDİĞİNİZİ SEVMEK İSTEDİ KİMBİLİR…
Ayrık otuydum sessiz sedasız
Gülün dibinde ona tutunmaya çalışan Kokusu sinmişti üzerime Gül sandım kendimi O eşsiz kokuyla dokuyla İşte o cüretle aşık oldum Güneşim...,doyamadım sevdana Aklım başıma geldiğinde çok geçti Aşkının ateşi kuruttu Ne yaprak kaldı nede kök Vazgeçemiyorum da sevmekten Gün be gün aşkın zehirini içiyorum Suya kanmış toprak misali Dünü öldürdüm bugün meçhul yarın doğarmı bilinmez Benim halim nice olur kimseler bilmez |
O eşsiz kokuyla dokuyla
İşte o cüretle aşık oldum
yüreğine sağlık