UZAK KENTİN YİTİK ÇOCUĞUSen…O uzak kentin, Gözden düşmüş sokaklarında soluyan Gözden düşmüş insanların can dostu Henüz on beş yaşındayken hıçkırıkları siyahi sel’li Kendi için de mütevazi bir boyut da değerli Dış dünyasınca hep buruşturulup atılmış ruhlu Öyle bir çocuk ki, Taptaze varlığı o yaş da bile halihazır enkaz durumlu... Saçlarında zeytinyağından yapılmış ilkel biryantin bulaşığı Yüzünde idamlık utangaçlığının arsız tırmanışları Yüreğin de ise Tanrı’sına avaz avaz haykıran sitem yağmuru ! Ve sen ey, ucuz yazgılardan oluşumlu Acıların kirli manzaralı o mezarlık yüzlü çocuğu !!!... Çirkin mi çirkin yüzlü o kirli kimsesizliğinle, Öyle harcayıp bitirdin sen çocukluğunun çoğunu Asla unutma şunu, Sendin hayatın ölüme adadığı o biletsiz yolcu !... Bir gece yarısı mahalle karakolunun polis kayıtlarında “Sokak da üşürken yakalandı” diyerek zabta geçirilen “Üşümekten sabıkalı” soğuk tenli sarımsı çocuk! Sendin işte o; Bir fark etseydin eğer erkenden, sen o durum da ki seni, Gözden düşmüş bir köhne sokağın dinler miydin hiç sana o "Serseri ol" emrini Hatta ruhsuz bir sokağın silik vicdanına teslim etmezdin sen o zaman böyle kendini... Gözden düşmüş insanlarla süren küflü yolculuğun !.. Ve hangi çıkmazlarda yutabileceğini senin o yolculuğunun Bir bilseydin hıçkırık sesli sen ey güzel yürekli sarımsı çocuk ; Daima yudumladığın hayatın o çatlak bardağındaki, Körpe gençliğinin günü geldiğinde, Kırılıp içindekilerin yüreğine dökülebileceğini artık iyice Ve ne onulmaz çukurlar açabileceğini senin ruhunun derinliklerine Bir bilseydin işte !!!... Şimdi biraz dur burada ? Dur ve anlatma artık kendini kendine bir daha ? Titrediğine göre benliğinin, hani sakın ha ? Sakın ağlama da !!!... Hem doyasıya içer miydin ki, Geleceği karanlık kadehlerden yudum yudum Yangından mal kaçırır gibi Hicranlı, hicranlı bitirir miydin sen böyle kendini ! Kimsecikler tutmamıştı ham ellerini Kiminin yürekleri hepten dikenliydi, Kiminin de şekilsizdi ruh anatomileri ! Ve daha da çok çok meçhuldü diğerlerinin ruh nevileri… İlk ne zaman olduğunu hatırlamıyor o şimdi Çünkü aşk’da varmış o küçük hayatının yürek evinde Çocukluk aşkları, hem de öldüresi bir gelgitlerle ! Zeytinyağı sürermiş saçlarına aşk beklemelerinde Ne parlarmış ne parlarmış ama ! Çoğu kızlar yutkunurmuş o’na baktıkça O uzak kentin mahcup yürekli ve kirli yazgılı çocuğuna !... Cesaret bahşedermiş Saçlar parlarken bu delikanlının ruhuna Ve o yüzden görüntülü bir sesle konuşan, Bu kimsesiz kimsesizliğinin siyah beyaz hayaline baka baka Sık sık gözetlermiş puslu ve kirli bir aynadan gizliden gizliye o kendini hala !… Ahh !...O kafa !… Yakıştıramazmış kendine, Bir gün “Sevilen bir insan" olabileceğini asla ! Hep “Acınan” bir çocuğun, Yüreğinde derin izler bırakacak olan tozlarıyla uğraşırmış daima En çok da o körpecik yaşlarda Kim bilir şimdilerde, Nerelerdedir o sevgilerin sahipleri Suskun duruyorlardır artık belki Veya ebedi susmuşlardır dahası şimdi Belki de yaşıyorlardır içlerinden bir kaç kişisi !... Sen o uzak kentin, Ey !...Islak ve yorgun bakışlı yitik çocuğu ! O kentin gözden düşmüş sokaklarının sahte serserisi ! Gözden düşmüş insanlarıyla dost olan O sahipsiz ve küçük sokak delisi ! Sen artık şimdi, Ölüm uykularına terk edilen yalnız başına olan içli bir mazi Sakın ağlatma tanıya tanıya hep bu gibi daha kendini ?!... Hüzün zemherisinde tir tir titreyen parmaklarına Baş kaldırmış meğer onun “Kalem efendisi !” Paralayıp kırmış bir gece yarısı onun o tahtadan yüreğini Ve hep kıracaktır bundan sonrada o belli ki Kıracaktır arabesk anıları yüzünden bütün kalemlerini O saat,o dakika,o an ve o ruhla, İmha olacaktır bir gün top yekun elbette ki Aslında kendiyle birlik de onun o suçsuz soluklu kalemleri !... Son kez dur ve bitir artık bunları burada ? Ve sakın ağlatma kendini bugünden sonra, ağlatma asla ? Böyle geçmiş, böyle gitmiş, böyle bitmiş şeyleri anlata anlata ! Yüzdüremezsin ola ki sen sonra; Her yanından bolca ve hatta sürekli olarak sular alan , Bu köhne hayat gemini yüzdüremezsin belki bir daha !!!... İSMAİL HAKKI GÜRCANOK... ADANA’da sıradan bir gün..... |
Ey ! Islak ve yorgun bakışlı kayıp çocuğu !
O kentin gözden düşmüş sokaklarının sahte serserisi !
Gözden düşmüş insanlarıyla dost olan
O sahipsiz ve küçük sokak delisi !
Sen artık şimdi,
Ölüm uykusuna terk edilen içli bir mazi
Sakın ağlatma tanıdıkça bir daha kendini ?.
Şiir muhteşem,dizelerde yapılan yolculuk çekici.
kutlarım yürek sesinizi....saygı ve selamlar...