DedikoduŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ....
Yorulduk, dinlenelim Aşk’a mola Ama sadece bir ’es’ kadar Ve sen hep gül emi ! Gül ki güller açsın gül yüzünde .... İki vişne ağacı arasında Kaldırım şımarığı üç beş tabure İki kadının eteğinde elalem Yoldan geçen bahtsız Yürüyüşünde kesin var bir terane Kapı önünde Sabahın ilk ışıklarıyla başlar bu serüven Sokak ağzından muhabbetler gün boyu Havalar iyi sular iyi Çay sefaları derken Artık geldi avlanmanın vakti Ve köşe başında bir kız göründü Başı eğik gözleri mağrur Oynak parke taşlarına ağır ağır basarak yürürken Farkında değil ama Az sonra Kire bulanacak dört dudakta Şaşkındı gözleri Ok gibi fırlatılan dik bakışlara maruz kalırken Ürküp gölgesinden Kaçar adım terk etti sokağı Ardında ne çok kelam bıraktığını bilmeden Baktı iki kadın birbirine cin ifadelerle Sonra döküldü leş kelimeler Gidenin önce şeceresi belirlendi Soruldu Kimdi, kimlerdendi Bu saatte burada işi neydi Ve başladı sorgulamalar Kaşına gözüne, eteğine perçemine bulundu bahaneler Ardından okkalı bir kahkaha iliştirildi dile Ayakları çarpıktı kızın gözleri ise şehla Bir de üstüne olmayan aşk günahı eklendi Mahallede def çalındı tüm kadınlar eğlendi Adı çıktı bir kere Ne yaparsan yap silinmez ruhundan Bir gün o kadınlardan biri yemeği yakıp Yiyince dayağı kocasından Kaldırım üstü öksüz kaldı Görünmeyince pencere önünde dahi Dostum sandığı diğer kadın Başka bir kapı önünde Yeni bulduğu bir taburede Yaşananlar ve yaşam üstü söylemleriyle Onu anlattı bilmeyenlere… Bu serüven bitmez Anlamadık nasıl bir çelişkidir Sokuşturulmuş her yere Kimi zaman kahvede kimi zaman caddede Dedikodu Kapıdan kovduk evlerimize girmesin diye Buna rağmen bacadan hooppp içerde… Yavuz Süleyman OĞUZ |
Güzel ve farklı bir anlatım.
Selam ve saygılar.